Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Sandıklardan 'özerklik' mi çıkacak?

Sandıklardan 'özerklik' mi çıkacak?


Ne diyorlardı: Bu olaylar barışı provoke etmek için... Barış geldi, bölgede ticaret canlandı, halk huzura kavuştu... Bunun sonucunda yapılan kamuoyu yoklamalarında AKP’nin oy oranının yükseldiğinin anlaşılması BDP’yi rahatsız etti... Çıkan ‘münferit’ olaylar, bu gerileyişe tepki olayları...  
Algıyı yönetme tekniğiydi bu... İddiaya göre, yol kesmeler, kimlik kontrolleri, bayrak indirip, paçavra asmalar, Yüksekova tipi olaylar hep bu gerilemeyi durdurma gayretleriydi!.. Oysa seçim atmosferine girildikçe acı gerçek herkesin yüzüne çarpıyor... Bölgede BDP propagandasının esası şu: Sandıklardan özerklik çıkacak!.. Açık açık bunun bir belediyecilik seçimi olmadığını ‘Kuzey Kürdistan’ı özgürleştirme’ adımı olduğunu ilân ediyorlar... Daha önceki seçimlerde yüzde 60 aldıkları ilçelerde geri kalan yüzde 40’ı alarak ülkeye ve dünyaya net mesaj vereceklerini belirtiyorlar... Bu amaçla muhalif unsurlarla el sıkışma stratejisi uyguluyorlar, devletin artık bölgede ‘misafir’ olduğunu, daha sonra baş başa kalacaklarını örtülü bir şekilde tehdit gibi sunuyorlar... 
Devletin bu propagandayı ve ete kemiğe bürünen stratejiyi boşa çıkaracak en küçük bir adımı yok... Direnme ihtimali olanların güveneceği dallar birer birer kırıldı... Bütün bu trajediyi görerek tedbir alması, Anayasa ve yasalara göre hukuku uygulaması gereken siyasî iktidar bu sürece kapı aralamış olmasının günahını taşıyor... Çöküş Diyarbakır’dan veya Hakkari’den değil, Ankara’dan başladı... Yetişme tarzı ve öncelikleri itibariyle ‘devlet’ kavramıyla problemli kadrolar, arka arkaya yaşanan olumsuz gelişmeleri umursamadılar... 
Nasıl Bağdat’ın otoritesi bozulunca Kuzey Irak gerçeği karşımıza çıkmışsa, nasıl Şam’ın otoritesi bozulunca Kuzey Suriye karşımıza çıkmışsa, sözde ‘Kuzey Kürdistan’ın karşımıza çıkması için işte böyle bir Ankara gerekiyordu; millî histen nasipsiz, devlet kavramına farklı bakan, demokrasiyi güvenlikçi politikaların alternatifi zanneden!.. BAAS yönetimlerinin baskıyla sağladığı birliği Türkiye gerçekten hukuk ve kardeşlik içinde uzunca yıllar korumayı bildi... İstisnaları elbette vardı ama o sadece bölge halkına değil, zaman ve yönetici farklılıklarına göre bütün kesimlere karşı yaşandı... 
Bugün Ankara’daki yöneticiler, bırakalım vatan topraklarını, kendi evlâtlarını nasıl koruyacaklarının derdine düştüler... Gırtlağa kadar batılan ve baskılar dolayısıyla ancak internetin paçalarından akan pislik, artık ‘halklaşan’ etnik tehlikeyi önceleyecek pozisyonda değil... Ankara’daki durum, parçalanma öncesi Şam’ın ve Bağdat’ın durumundan çok daha beter... Bunu en iyi okuyan PKK olduğu için ‘öz yönetim’ hukukunu silahların gölgesinde yazıyor... Ve seçimleri, bunu belgeleyeceği, dünya kamuoyuna sunacağı tarihî fırsat olarak görüyor... 
Uzun zamandır PKK’nın AKP dahil, bütün partilere baskı yaptığını, bölgedeki otoritesine gölge düşürecek hiçbir adıma izin vermediğini Van’da ve Lice’deki olaylarda bir kere daha bütün Türkiye gördü... Lice’de Hüda-Par’ın konvoyuna yapılan saldırı, bölgeyi boydan boya ayrı bir renge boyamak isteyen bölücü iradenin, adı, ideolojisi, dini, milliyeti ne olursa olsun hiçbir oluşuma nefes aldırmamaya yönelik kararlılığını gösteriyor...
Çok açık, seçime ‘referandum’ havası veriyorlar... Onlara göre BDP’nin alacağı oy ‘Kürtlerin özerkliğe verdiği oy’ olacak...  Bunun için de ne kampanya döneminde, ne oylama sırasında, ne de sayım aşamasında başkalarına nefes aldırılacak!.. Paralarını saymak için yanlarından makine gezdirenlerin, ülkenin güneydoğusundaki oylar ve onların sayımıyla ilgilenecek hâlleri yok elbette!..
Ama kalemleriyle ‘algı yönetimi’ne uşaklık edenler, seçimden sonra PKK’nın gerilemediğini, tam tersine sivil uzantılarının seçimlerden oylarını yükselterek çıktıklarını görünce pişkinliği yine elden bırakmayacaklar... Bu defa da seçimler üzerindeki silah gölgesini ıska geçerek ‘halkın iradesi’ vurgusuna başlayacaklar!.. Akıllarınca bundan sonraki süreci de yönetmeye kalkışacaklar!.. Muhtemelen lojistik sağlayıp, aslında özerkliğin kötü bir şey olmadığını, ülkemizin bu şekilde çok daha hızlı büyüyeceğini pazarlamaya devam edecekler... 
Kuzey Irak ve Kuzey Suriye bugünkü statülerini iki komşu başkentin gerilemesine borçlu... Onlara komşu olan Türkiye topraklarında günden güne pekişen statü de hiç şüphe yok ki varlığını Ankara’ya borçlu...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS