Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Gökçek isimlerden neden çekiniyor?

Gökçek isimlerden neden çekiniyor?


 


Melih Gökçek, son üç seçimi ‘sol korkusu’nu işleye işleye kazanmıştı... Ne önce söz verip tamamlayabildiği projesi vardı, ne artık karikatürize olan vaatlerinin inandırıcılığı... O hep seçim kazanmayı en kestirme yoldan beleşe getirmeyi tercih etti... Seçmeni bloklaştıra bloklaştıra sonuç aldı... Son olarak 2009 seçimlerinde de ‘Gökçek gidecek, sol gelecek’ korsan afişlemesi bütün kamuoyunun tahmin ettiği üzere ‘faili meçhul’ değildi!..
Hiçbir seçimde başka stratejisi olmayan Gökçek’in bu ucuz yöntemi CHP’den ülkücü kökenli Mansur Yavaş’ın adaylığıyla sekteye uğradı, artık şablona dönüşen ‘sol gelir’ ezberi bir anda bozuldu... O çok iyi biliyordu ki, konu  “Mansur Yavaş mı, Melih Gökçek mi?”  referandumu gibi algılandığında kendi isminin zafere ulaşma ihtimali yoktu... Aynı şekilde “Mevlüt Karakaya mı, Melih Gökçek mi?”  referandumu olsa yine kaybederdi... 
Dolayısıyla seçimleri isimlerden sıyırıp, partilerarası rekabete yaslamayı, partiler üzerinden sonuç almayı hedefliyor... Çünkü geçen seçimlerde görüldü ki, AKP seçmeniyle Melih Gökçek arasında ciddi bir makas oluşmuş ve bu makasın açılma riski fazla... O yüzden taktik kurgusu aday isimlerinden çok, yine partiler üzerine oturtulmak isteniyor...
Önceki akşam CNN Türk’teki Tarafsız Bölge’de artık makyaj tutmayan bu taktik iyice sırıttı... İsimler üzerinden rekabette kendi ismine güvenmediği için Mansur Yavaş ismini hiç zikretmemeye, onun yerine ‘CHP adayı’ demeye çalıştı sürekli olarak... Göze batan bir diğer konu da MHP’yi ve onun adayı Mevlüt Karakaya’yı sanki seçime girmiyormuşçasına yok saymaya çalışmasıydı... Şüphesiz MHP’yi ve Mevlüt Karakaya’yı yok sayma girişimi de seçimi ‘AKP-CHP seçimi’ havasına sıkıştırma hesaplarına dayanıyordu... 
Daha geçtiğimiz Ekim ayında ‘Alo Fatih’in Habertürk televizyonunda “MHP’ye gerek yok. Bu işi, inadı bırakıp AK Parti’ye katılmalı. Küçük büyüğe katılmalı”  diye davetiye çıkaran Melih Gökçek’in şimdi MHP’den bahsetmiyor oluşu, ince hesaplarla Mevlüt Karakaya’yı devre dışı bırakma ve sözüm ona sağ oyları yine bloke etme siyasetinin gereği... 
Artık cılkı çıkan bu tarzını Ankara’da yiyecek seçmen kaldı mı göreceğiz ama şunu iyi biliyoruz ki, Melih Gökçek bu seçime kendisini değil, partisini ve Başbakan’ı sokarak koltuğu bir kere daha ele geçirmeyi ümit ediyor... Bunu anlamak için Mahsun Kırmızıgül’ün seslendirdiği seçim klibini izlemek yeterli... Klipte baş rolde kendisi değil Başbakan var!.. Sanki belediye başkan adayı Erdoğan!.. Açıkçası seçim endişesi o derece sinmiş ki bu çalışmaya, Başbakan’ın daha fazla olduğu varsayılan popülaritesi üzerinden paça kurtarmaya çalışılıyor... Aslında ‘Ben Melih Gökçek olarak kazanamam, kazanırsa Başbakan kazanır’ın bir tür itirafı gibi kampanya yürütülüyor... Onun için de denklemin ‘Melih Gökçek-Mansur Yavaş-Mevlüt Karakaya’ gibi değil, ‘AKP-CHP’ şeklinde kurulması, ‘sağ-sol’ zemininde tutulması gerekiyor!..
Gökçek, Tarafsız Bölge’de Gezi eylemcileri tarafından kırılan Atatürk Bulvarı üzerindeki seramikleri özellikle tamir ettirmediğini, halkın bunları görmesini istediği için ibretlik olarak bıraktığını yeni itiraf etti... Yani bu da onun ‘bloklaştırma kampanyası’nın bir evresiydi... O yeni itiraf ededursun, biz bu taktiği geçtiğimiz Kasım ayındaki yazımızda şu satırlarla ifade etmiştik:  “Olaylar sırasında yakılan otobüsleri belediye binasının yanındaki ana yol kenarına dizdi... Âdeta savaş suçlarının sergilendiği bir ‘açık hava müzesi’ meydana getirdi... Aslında devletin zaafını ortaya koyan bu görüntünün iki hedef kitlesi vardı; kamplaşmaya göre hizalanmaya açık seçmen grubu ve siyasî otorite... Gezi bakiyesi onun için öylesine bereketli bir yatırım alanıydı ki, daha önceleri 60-70 günde alt geçit yapmakla övünen Gökçek’in belediyesi, günde on binlerce aracın geçtiği bulvar üzerinde Gezi eylemcilerinin kırdığı büyük seramikleri aylar geçmesine rağmen yenilememişti... Çünkü o kırık-dökük görüntü ‘ibret’ti bunların gözünde!.. Halk bu fotoğrafı her gün görmeliydi!..” 
O Gökçek, kendi ismiyle ve rakiplerinin isimleriyle yok bu mücadelenin içinde... Çünkü isimlerarası rekabette riski görebilecek kadar tecrübeli bir siyasetçi... O yüzden, yine bloklaşmadan, soğuk savaş dilinden ve partiler arası rekabetten mahallî iktidar devşirmeye çalışıyor...
Bu onun için bir tercih değil, mecburiyet... Ya da bir tür çaresizlik...



 

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS