Test: Hırsızlık sanatının inceliklerini biliyor muyuz?
1- Diyelim ki, siyasete niyetlendiniz ve ‘eli uzun’ kadrolardan oluşan bir parti kurmaya karar verdiniz. Bu partiye amblem olarak aşağıdakilerden hangisini seçersiniz?
a. El feneri
b. Maske
c. Daltonlar
d. Para sayma makinası
2- Eskiden “Komşu boncuğunu çalan gece takınır” diye bir atasözü vardı… Şimdi ise çalan çaldığını gece-gündüz sergileyebiliyor… Bu utanmazlığın sebebi ne olabilir?
a. Ar damarını estetikçiye aldırmış olmak
b. Çalınanı ganimet saymak
c. Önceki hırsızlarla rekabet hırsı
d. Hepsi
3- İngiliz yazar William Somerset Maugham yüz yıl önce “Bir insan aç olduğu için değil, hırsız olduğu için çalar” demiş… Maughma bu sözleriyle ne yapmış olabilir?
a. Fevkalade ayıp etmiş
b. İstikrarı bozmaya çalışmış
c. Memleketi muz cumhuriyeti zannetmiş
d. Hırsızlık gibi saygın bir kurumu tahkir ve tezyif etmiş
4- George Herbert daha da ileri gitmiş ve “Bana bir yalancı göster, sana bir hırsız göstereyim” demiş… Herbert’in beş yüz yıl önce tarif ettiği bu canlı türünün devamı günümüzde daha çok hangi ülkede görülmektedir?
a. Orta Afrika Cumhuriyeti
b. Nepal
c. El Salvador
d. Haiti
5- Sülün Osman tarihimizin önemli dolandırıcılarındandı… İstanbul’a yeni gelenlere köprüleri, saat kulelerini, vapurları satmakla meşhur olmuştu… Elbette şimdiki dolandırıcılarımız ve yolsuzlarımız çok şanslı… Sülün Osman’la şimdikiler arasındaki en büyük fark nedir?
a. Sülün Osman bir otel odasında yokluk içinde öldüğünde cebinden kimlik bile çıkmamıştı… Şimdikilerin kapı gibi kimlikleri var, kapılara asılı
b. Fetvacısı yoktu
c. Plakasında unvanı remzedilen arabaları yoktu
d. Yakalandığında yüzü kızarırdı
6- Bir başka ünlü dolandırıcımız Selim Parsadan’dı… Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde örtülü ödenekten hesabına para aktartarak şöhreti yakalamıştı… O Parsadan bugün yaşıyor olsaydı aşağıdakilerden hangisini yapmayı aklına getiremezdi?
a. Dombrayı çalmak
b. Anket oylarını çalmak
c. Gözden sürmeyi çalmak
d. Fakirden çalmak
7- Vahşi Batı’da posta arabalarını ve trenleri soyan hırsızlar ve kovboylar vardı… Bizde de ‘halkını seven kovboylar’ var ve sevgileri içlerine sığmayacak kadar çok olduğu için o halkı devamlı soyuyorlar… Raki de meşhur dolandırıcılarımızdandı ama fakirle işi yoktu, onun işi kurnaz zenginlerin oluşturduğu ‘kunduzî havuzuna kova daldırmak’tı… Günümüzde hırsız ve yolsuzlar daha çok hangi alanı kova daldırmak için ‘havuz’ gibi görmekte ve fesat karıştırmaktadırlar?
a. İhaleye fesat
b. İmara fesat
c. İmana fesat
d. İzana fesat
8- Haddini bilmez Kızılderililer “Fakir olmak, şerefsiz olmaktan daha küçük bir meseledir” diye atasözü uydurmuşlar… Kavgada bile söylenmeyecek sözü atasözü yapan bu insanlara verilebilecek en iyi cevap ne olabilir?
a. Siz zaten adam olsaydınız Kızılderili olmazdınız
b. İddia sahibi iddiasını ispatlamakla mükelleftir, ispatlamazsanız şerefsizsiniz
c. Hayır, şerefsiz olmak, fakir olmaktan daha küçük bir meseledir
d. Hemşerim ben buraların yabancısıyım
9- Bu yıl, gündemin anlam ve önemine binaen Eurovision’a hangi grup ve şarkıyla katılmalıyız?
a. Ayılana gazoz, bayılana limon- Grup Sulukule
b. Beraber yürüttük biz bu yollarda- Ali Baba ve Kırk Haramiler
c. Aheste çek kürekleri mehtap uyanmasın- Üsküdar Mûsiki Cemiyeti
d. Kaderimse çekerim- Minibüsçü Kardeşler
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi