Hocalı için çarpan ocaklı yürekler...
"Anadolu'dan Azerbaycan'a kanat vuran şahin bakışların, doğan gönüllerin, kartal pençelerin rüzgâra karşı haykırışıdır bu... Estiği, ulaştığı her bir toprak parçasında, su birikintisinde, ada kırıntısında seda verecek bir haykırış; Anadolu'nun Azerbaycan'daki işgale başkaldırışıdır. Şubat karanlığında şehit edilmiş yüzlerin, öksüz-yetim kalmış binlerin, sürgün edilmiş, 'kaçgın' olmuş milyonların yüreklerdeki kahredici sızısıdır.
Ruhların derinliklerine vurulmuş dipçik darbeleriyle, gönülleri hasır hasır burulan Türk gençliğinin dünyaya 'adalet' Türk gençliğinin dünyaya adalet çağrısıdır. Mazlumlar için, Türk için Hocalı için adalet demektir.
Türk gençliğinin 'garındaş'larıyla birliğinin bir remzidir bu haykırış... Türk gençliği olarak biz biliyor ve bütün dünyaya haykırıyoruz ki, mağduriyetin, zulmün, katliamın bir atlası yapılsa, Asya steplerinden Balkan ovalarına kadar dikilecek Türk mezar taşları, basılacak hiçbir yer bırakmayacaktır. Ocağımız, bu acıların yüreklere saldığı ateşler ile tutuşmaktadır.
Gönül ocağımızdaki en harlı ateş ise Karabağ'dır. Katliamla, sürgünle, esaretle, işgalle harlanan bu ateşin kavurduğu bizler, Anadolu Türklüğünün ziyalı üniversite gençliği olarak, 21. asrın eşiğinde bütün dünyanın nazarları önünde mağdur edilmiş Karabağ için adalet çağrısı yapıyoruz.
Bu konuda Türkiye ve Azerbaycan'ın birlikte yürütecekleri siyasi ve diplomatik bir perspektifi gerekli görüyoruz. Kimliğini Türk karşıtlığı, siyasetini ise yalan ve propaganda üzerine kuran Ermeni lobisinin dünya kamuoyunda itibarsızlaştırılması ve Karabağ'daki statükonun sürdürülmezliğinin bütün siyasi ve diplomatik platformlarda ilan edilmesi gerekmektedir.
Azerbaycan'ın Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı Köyü'nde yaşanan vahşetin bir 'soykırım' olduğu gerçeğinin, uluslararası camiada kabulü için yasal prosedür başlatılmalıdır. Öncelikle TBMM, Hocalı'da yaşananları soykırım olarak kabul etmelidir. Her iki ülkenin yürüteceği diplomatik ve gerekirse askerî mücadele neticesinde, Azerbaycan'ın işgal altındaki toprakları mutlaka özgürlüğüne kavuşmalıdır."
İstanbul Aydın Üniversitesi Tarih ve Medeniyet Kulübü, Okan Üniversitesi Türkçe Topluluğu, Okan Üniversitesi Avrasya Kulübü, Okan Üniversitesi PDR Topluluğu, Maltepe Üniversitesi Avrasya Kulübü, Maltepe Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Kulübü, Yıldız Teknik Üniversitesi Münazara Kulübü, Beykent Üniversitesi Sosyoloji Kulübü, GYTE Öğrenci Konseyi, GYTE Türkçe Topluluğu, GYTE Uluslararası İlişkiler ve Strateji Topluluğu, GYTE Matematik Grubu, Mimar Sinan Üniversitesi Tarih ve Medeniyet Kulübü, İstanbul Üniversitesi Beyazıt Grubu, Manisa CBÜ Tarih ve Edebiyat Kulübü, Koç Üniversitesi Atatürkçü Düşünce ve Türk Dünyası Kulübü ve Bursa Uludağ Üniversitesi Türk Dünyası Kültür Topluluğu'nun altına imza koyduğu bu bildiriye bir imza da biz koymuş olalım...
2015'i Ermeni soykırım iddialarının yüzüncü yılı dolayısıyla adeta 'altın vuruş' yılı gibi değerlendiren Ermeni lobisinin çalışmalarına karşılık devletimizin çok ciddi bir hazırlığı yok... Yakın tarihte gerçekleşen ve dünyanın en yüz kızartıcı, en alçakça katliamlarından birisi olan Hocalı'yı gündemde tutabilmek için devletlerarası bir organizasyon da yok... Daha doğrusu ülkeyi yönetenlerin böyle bir önceliği söz konusu değil...
Bu 'millî mecburiyet' tamamen idealistlerin ve gönüllülerin omuzlarında... Bu amaçla çoban ateşi yakan Maltepe Türk Ocağı'ndan üniversiteli genç kardeşlerimiz, kamuoyu oluşturabilmek için, hem Hocalı'da katledilenlerin de Müslüman olduğunu hatırlatan eylemle, geçen yüzyıldan kalmış sönmeyen yangına dikkat çektiler, hem de yukarıdaki bildiriyi kaleme alıp dağıtarak Hocalı davasının sahipsiz olmadığını ve asla sahipsiz kalmayacağını göstermiş oldular...
'Hepimiz şuyuz, buyuz' diyenlere ve dünyanın değişik coğrafyalarında ateşle imtihan olan Türk'ün acısını acıdan saymayanlara, derdiyle dertlenmeyenlere inatla, mazlum, mağdur ve haklı kardeşinin yanında saf tutan, onun acısını acısı, yarasını yarası bilen 'Yesi yürekli' kardeşlerimize selâm olsun...
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi