YOLSUZLUK OPERASYONU KÜRTLERE Mİ YAPILDI?
Bu kişi var ya bu kişi… Hani şu işine geldiği zaman ‘Çağlayan’, işine geldiği zaman ‘Ağlayan’ Zafer!.. Hani bakanlığı sırasında “Kürt olduğumu yıllarca gizlemek zorunda kaldım” diyen bu kişi… Hani “Bu topraklarda ırkçılık olsaydı sen şimdi bakanlık değil, Zaho’da nalbantlık yapıyor olurdun” diye yazdığımız kişi…
Şöyle demiştik o yazıda: “İlgili kişi bu sözleri iltica amacıyla sığındığı bir İtalyan sınır karakolunda değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin Bakanlık koltuğunda söylüyor!.. Sanki devlet onun etnik kimliğini bilmeyecek kadar uyurgezerdi de o da ‘kripto kripto’ ilerleyerek önemli zenginlerden birisi oldu, ardından yıllarca Ankara Sanayi Odası Başkanlığı, ondan sonra da milletvekili ve Bakanlık koltuklarına oturdu!.. Kuzey-Güney savaşını Kuzeyliler kazanıp köleliği bitirdikleri için de kimliğini rahatça ifade edebileceği ‘eşit vatandaş’ statüsüne kavuştu!.. Duyan da büyük bir zulmetten ve soykırım tehdidinden saklanarak bugünlere ulaştığını zanneder!.. Ülkenin hem ekonomik, hem de siyaseten ‘krem tabakası’ denilebilecek kesiminden olacaksınız ve bunları söyleyeceksiniz!..”
Yolsuzluk iddialarının göbeğinde kalmış, bu sebepten dolayı bakanlıktan yuvarlanmış, oğlu içeri düşmüş ve tartışmalı bir şekilde tahliye olmuş, yargılama tutuksuz devam ediyor ama o mahcup bir edayla kenara çekilmek yerine çıktığı seçim otobüslerinin üzerinden resmen ‘etnik fitne’ saçıyor… Kendilerine operasyon yapılan bakanların hepsinin ‘Kürt kökenli’ olduklarını, operasyonun ‘barış ve kardeşliği bozma’ amaçlı olduğunu söylüyor… Böylelikle hem facianın yolsuzluk boyutunu ‘siyaset’le gölgelemeye, hem de artık alışkanlık hâline getirdiği ‘etnik istismar’la gerçeği bir kere daha saptırmaya çalışıyor…
‘Kremanın içinde debelenen ezik Kürt’ imajı… Öncelikle yolsuzluk iddialarıyla Kürtlüğü iç içe sokarak paça kurtarmak!.. Utanmak yerine hâlâ ideolojik-etnik savunma yapmak!.. Elbette bu kötü fotoğrafa önce namuslu Kürtler tepki göstermeli… ‘Yıllarca saklanan’ Kürtlük, herhalde bugünler tahmin edilerek, işe yarasın diye saklanmış!.. ‘Kürtlük’ isnat edilen suçu bastırmada, Meclis’e gönderilen fezlekeleri itibarsızlaştırmada en gözde teknik olarak sunulacaksa, en başta ‘hayır’ demesi gerekenler tabii ki Kürtler olmalı…
Göz öylesine kararmış ki, tıpkı Başbakan gibi konuşurken içine düştükleri tutarsızlıkları bile umursayacak lüksleri yok… O bakanların hepsi Kürt’müş… O hâlde Erdoğan Bayraktar da Of’un Kürtlerinden olmalı!.. Zaten ailesi Of’ta yüzyıllardır Kurmanci konuşuyor!.. Ya kendisine operasyon yapılmayan ve bizim Kürt zannettiğimiz bakanlara ne demeli? Meselâ Tarım Bakanı Mehdi Eker aslen Finlandiyalı olabilir mi? Zaten tip olarak da benziyor doğrusu!.. Ya da Beşir Atalay, o da tip olarak Hollandalıları andırıyor!.. Veya Moğol asıllı Mehmet Şimşek!.. Bunlar Kürt olsaydı hiç şüphe yok ki, ‘yolsuzluk’ bahanesiyle operasyon yapıp, bu ülkenin gelişmesine, barışına ve kardeşliğine suikaste yeltenenler onlara da dokunurdu değil mi?
Ne beleş ve ne klasik bir savunma yöntemi değil mi? Basılıyorsun, derhal “Ben Kürt’üm, ondan dolayı bana ayrımcılık” yapılıyor feryadı koparıyorsun!.. Ülkenin nimetlerinden orantısız bir şekilde faydalanırken, kırmızı plakalı arabalarda gezerken, Ankara’da sanayi odası başkanlığı yaparken ayrımcılık yok, ne zaman nasırına basılsa işi ‘etnik fitne’ye bağlama var!..
Bu ‘merkez sağ kurnazı’ öyle dağılmış ki, “Bunları bize bir Yahudi, bir ateist, bir Zerdüşt yapsa anlarım. Ama bunları yapan Müslümanım diye geçiniyorsa yazıklar olsun. Bir Müslüman bunu nasıl yapar?” diyebiliyor…
Ve Kürt olduğu için zulme uğradığını, ayrımcılığa tabi tutulduğunu dili döndüğünce açıklamaya çalışan bu canlı türü şu sıralar Mersin’de “Bu bir seçim değil, istiklâl mücadelesidir” diyerek AKP’ye oy topluyor… Allah’ım sen aklımıza mukayyet ol!..
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi