Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > “ALLAH KALPLERİ BİLENDİR”

“ALLAH KALPLERİ BİLENDİR”


İnancı, milliyeti ve ideolojisi ne olursa olsun, ‘düşman’ın bile bir hukuku, savaşın bir ahlâkı olmalı… Cenevre Konvansiyonu’ndan değil, en basit delikanlılık kuralından söz ediyoruz… Kişi veya kurum, yenmek için her türlü yolu mübah görme âdiliğinden sıyrılmalı, mertçe kapışmalı… En azından müslümansa, yalan ve iftirayla yürütülen alçaklığı kendine yakıştıramamalı…


Arkadaşlarla seçim öncesi tartışıyoruz “Ne tür provokasyonlarla karşılaşılabilir?” diye… Siyaset bilimcisi bir arkadaşımız şu öngörüde bulundu: “Ayın 28’inde Ankara Tandoğan meydanında CHP mitingi var… Seçimler çok kritik olduğu için burada provokasyon denenebilir… Organize biçime başörtülülere saldırılabilir…”


Seçimlere iki gün kala gerçek bir ‘şeytan’ bile bunu yapmazdı çünkü bilirdi ‘siyasî maliyeti’ni… Ama o gün orada gerçek şeytanı cebinden çıkaracak siyasî şeytan ve paralı askerleri vardı… Öngörülen senaryoyu harekete geçirdiler… İblisçe son hamleyi, yayınlayabilecekleri son gece yandaş televizyonlarda döndürmeye başladılar… Sözde CHP mitinginden dağılan bir grup oradan geçmekte olan bir otobüsün içindeki başörtülü vatandaşları taciz ediyordu!..


Olayın öncülüğünü yapan yüzleri kapalı tipler, bulanık görüntüler, Erdoğan’a hakaret sesleri, otobüsün camına vurulan yumruklar… Ve kimsenin kimliğinin tespit edilemeyeceği şekilde ayarlanmış görüntülerin televizyonlara servis edilmesi… Televizyonların da özellikle Ankara seçimi için ‘altın vuruş’u…


Peki şu anda o kişilerin tespit çalışması var mı? Kesinlikle yok… Haberlerle ilgili savcılığın başlattığı bir soruşturma var mı? O da yok… O gün orada Kabataş’ın bir benzeri oyun tezgâhlandı ve özgürlüğünü sonuna kadar savunduğum başörtüsü, bir kere daha istismar edildi… Başörtüsü ve dinî değerler üzerinden iktidar çalma hastalığı yine nüksetti…


Başörtülü birini taciz alçaklıktır, fakat başörtüsünü beşerî amaca ulaşma uğruna işportaya düşürmek ve inancının gereğini yerine getiren başörtülü insanları istismar etmek daha büyük alçaklıktır… Rakibe son bir çalım için Kabataş benzeri yöntemlerden medet umanların o gün yaptıkları maalesef budur…


Siz bir yandan “Başörtülülere saldırı yapıldı” diye ortalığı velveleye vereceksiniz, diğer yandan o günah yüklü balkonun altında alkışlamaktan ellerinizi çatlatacaksınız!.. Hem medyanızda bu ‘İslâmcı asparagası’ döndürüp duracaksınız, hem de Allah’ın ayetleriyle dalga geçen ‘yol arkadaşı’nın sırıtarak yer aldığı o zafer fotoğrafına nasıl dahil edildiğini sorgulamayacaksınız!.. Balkondan bevledilse ‘rahmet yağıyor’ muamelesi yaparken, başkalarının çiğnenen hukuklarını umursamayacak, kalabalıklarınızı haklılığınıza delil sayacaksınız!.. Seçimden iki gün önce toplumun son derece hassas olduğu bir konuda ‘şeytandan bile şeytanî’ plan yapabilmenin gururunu yaşayacaksınız!..


Sözüm ona İslâmcıların ve kimi Müslümanların çelişkilerini, dünyalık konusunda hırslarını, adaletsizliklerini, kuralsız savaş tutkularını, şımarıklıklarını, şatafat düşkünlüklerinİ ve ‘siyasetin emrinde bir din’ inşa etme ihtiraslarını yazdıkça sık sık mesaj alıyorum… Ya da sosyal medyada paylaşılan bu yazıların altına yapılan yorumları görüyorum… Genellikle sahte isim ve profillerden gelen ve ‘yürek’ emaresi taşımayan mesajlarda Müslümanlığımızın bile sorgulandığına şahit oluyorum…


Hepsine yüz yüze görüşmeyi teklif ediyorum, telefonumu veriyorum… Şimdiye kadar bir kişi bile o gül cemalini gösterme, yüz yüze görüşme veya telefonla konuşma lütfunda bulunamadı… Oysa bunları iyi tanıyoruz… Yalpalayan demokrasinin ırzına geçen ve kötü uygulamalarıyla bunlara âdeta yataklık yapan 28 Şubat sürecini hatırlatalım… Neo-zübüklerin geçtik temel konulardaki ricatlarını, gümüş yüzüklerini bile nerelerine saklayacaklarını bilemedikleri dönemde, 28 Şubat’ın mahkemelerinden başımızı kaldıramıyorduk; hukuksuz ihraçlar, başörtüsüne yapılan baskılar ve kamu bankalarının yağmalanması ile yazdıklarımızdan dolayı… Bugün kalabalıklarına güvenip aslan kesilenlerin kimisi o karanlık günlerde fişlenmekten kurtulmak için mescitleri boşaltıyor, kimisi birbirini ihbar ediyor, kimisi yurdunu kapatıyor, kimisi iş adamı derneğinden kaçıyordu…


Muhalif olduğumuz bu iki dönem için mukayese yapalım, “İslâm ve dindarlık müessesesi hangi dönemde daha fazla zarar gördü?” diye soranlara cevabımız çok net: Kesinlikle bu dönemde… Çünkü 28 Şubat’ta uygulamalarının cezası Müslümanlığa fatura edilecek muktedirler yoktu… Şimdi öyle mi?


“Allah kalpleri bilendir…”

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS