Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > O BAYRAK!

O BAYRAK!



Bayrak kanunu ne işe yarar artık bilmiyorum... Ama o kanunun ‘kız kardeşimizin gelinliği’ni ‘uluslararası tokatçı’ya fon olmaktan kurtarmaya yetmediğini görmek ne büyük bir zillet!.. Utanmasalar Amerikalılar gibi bayraktan don yapacaklar!.. Galiba artık ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır’ yerine ‘Bayrakları bayrak yapan televizyondaki fondur’ diyeceğiz!..
Devletlûlerin para kokusu alınca  “Senin önüne yatarım”  diye dolandırıcılara hürmet ettikleri bir ülkede, dolandırıcının da  “Fahişeyle memurun parasının önceden vereceksin”  diyerek babadan kalma tecrübeyi iş bilir edayla paylaştığı bir ‘muhafazakâr muz cumhuriyeti’nde bunlara çok şaşırmamak gerekiyor ama işe bir de bayrak karışınca tahammül denen duygu ortadan kayboluyor... 
İyi ki Arif Nihat Asya, ‘şehidinin son örtüsü’nün ‘şerikin son numarası’na dönüşmesine şahit olmadı... ‘Mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü’nün yolsuzluğu aklamaya çalışan ahlâk kapkaçına alet edildiğini görmedi... “Gölgende bana da, bana da yer ver” diye yalvarılan bayrak, petrol şeyhinin palmiye ağacı gibi gölge ettirilirken yolsuza, Arif Nihat diklenebilir miydi  “Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar” diye herkese?
Kur’an yapraklarını mızraklarının ucuna takanlar kadar ahlâklıydı ancak bunlar!.. Her şey ama her şey kullanıma müsaittir bunlar için, din, iman, kitap, bayrak fark etmez!.. Formül ne basit değil mi: Hırsızlığı sandık aklar, bayrak örter!.. ‘Montaj edebiyatı’nın nefesinin kesildiği yerde ‘bayrak edebiyatı’ devreye girer... Sizin ‘kriminal’ zannettiğiniz tip bir ‘millî kahraman’ olarak karşınızı çıkar!.. 
Organize çalışmanın, takım oyununun faydaları bunlar!.. Birisi ‘öne yatar’, diğeri gerektiğinde baraj kurar, santrfor pres yapıp rakibi çıkarmaz, başkası duvar pasına girer, birisi tabelayı ‘sıfırlar’, yardımcı hakem işinize geldiği yerde bayrağı çeker, hakem oyunun içinde kuralları değiştirir, televizyonlar sizi yağlar... 
O bayrak,  “Yaptım ama niye yaptım, bir sor hele” nin cevabıydı sözde... Hâl böyle olunca arkaya fon olarak ‘İsfahan halısı’ veya ‘Necef sürahisi’ konulamazdı elbette!.. ‘Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç hissettiğimiz’bu kara günlerde bayrağın gölgesine sığınılmayacak da neyin gölgesine sığınılacaktı? Şair’in “Senin altında doğdum, senin altında öleceğim” şeklinde kutsadığı bayrağa bundan büyük hakaret olabilir mi acaba? “Senin altında yoldum/ Senin altında böleceğim”  itirafını hayata geçirenler ‘şehidimizin son örtüsü’ne bürünüyor!.. 
‘Ne istedilerse verdim’ veya sevinçten çıldıra çıldıra ‘senin önüne yatarım’ repliklerinin baskın olduğu gerçek bir film setinde ‘esas oğlanlar’dan ‘Türkân Şoray kanunları’nı beklemememiz gerektiğini öğrendik... Burada sınır yokmuş, tamam anladık!.. Ama bari bayrağa dokunmasalardı değil mi? Sınırsız hırsızlığa eyvallah da ahlâksızlığın bir sınırı olsa fena mı olurdu? 
Cool Hand Vincenzo 1911’de Louvre Müzesi’nde yeni işe başlamıştı... O bir İtalyan’dı ve Mona Lisa tablosunun Fransa’daki bu müzede bulunması millî gururuna dokunmuştu... Karar verdi, tabloyu çalacak, yeniden anavatanına kavuşturacaktı... Akıl dolu ince teknikler uygulayarak, onca korumaya rağmen, dünyanın en ünlü tablolarından birini ‘yüzyılın hırsızlığı’ sonucu yürütmeyi becerdi... 
Vincenzo koltuğunun altında Mona Lisa’yla soluğu Floransa’da bir müzede aldı... O bir vatanseverdi ve hiçbir karşılık beklemiyordu... Müze yetkilileri önce inanamadılar ve önce tablonun gerçek olup olmadığını araştırdılar... Gerçek olduğu anlaşılınca Vincenzo tutuklandı ama bu işi vatansever duygularla yaptığı gerekçesiyle az bir cezayla kurtuldu... 
Ben ‘millî hırsız’ denince tabii ki Vincenzo’yu anlarım!.. İtalyan bayraklarına sarıp sarmalansa yeridir!.. Bir ona bakalım bir de bizim hırsızlara... Yüzlerini kapayıp, insan içine çıkamayacakları yerde, televizyonlara çıkıyorlar ve pas pas eder gibi, dalga geçer gibi bayrakla birlikte!.. 
Olan “Sana benim gözümle bakmayanın mezarını kazacağım”  dediğimiz bayrağa oluyor... Onu selamlamadan uçan kuşun yuvasını bozacaktık!.. Şimdi uğursuza yolsuza örtü oluyor bayrak... Yuvası, vatanı, birliği, dirliği bozulan biz oluyoruz!.. 
Bu ülkede bir de bayrak kanunu vardı değil mi? Hani arabalarda çıkartma olarak görüldüğü zaman bile sökülmesini gerektiren bayrağın kanunu?

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS