Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Servet Avcı > Muhalefet cumhurbaşkanı seçtirmeyi gerçekten istiyor mu?

Muhalefet cumhurbaşkanı seçtirmeyi gerçekten istiyor mu?



Basıncın fazlaca yükseldiği, kitleler arasındaki gerginliğin bariz biçimde yükseldiği bir dönemi uzun zamandır yaşıyoruz... İtirazı olanların ‘demokratik denetim’ mekanizmaları tıkandıkça ve iktidarı elinde tutanların tepkilere tahammülsüzlüğüne şımarıklık ve kibir eklendikçe bu tansiyon daha fazla yükseliyor... 
Son yerel seçimler söz konusu tansiyonu düşürebilirdi ama olmadı... Yüzde 6.5 oy kaybetse de beklentilerin üzerinde oy alan iktidar partisi bu oyu ‘mutlak galibiyet’ olarak sunabildi... Bundan sonrası için de olgunluk ve toparlayıcılık mesajları vermek yerine, sandığın üzerinde tepinerek ‘meydan okuma’yı tercih etti... Böylece toplumsal barışın ihtiyacı olan oksijen bir başka bahara kaldı... Yolsuzluk iddialarının hiçbir şekilde ortadan kaldırılamamasının doğurduğu kötü psikolojinin ardından ihmal sonucu olduğu kesinleşen felaketlerin gelmesi ve artık zapt edilemeyen sinirler, sistemin ‘sürdürülebilirliğini’ daha da fazla tartışmaya açtı...
Cumhurbaşkanlığı seçimleri ülkenin normalleşmesine katkı yapabilir mi? Doğrusu yapmak zorunda... Eğer buradan da öncekilere benzer bir sonuç çıkarsa, 2015 genel seçimlerinin, bu referandumun gölgesinde ve çıkacak rakamların boyunduruğu altında kalma ihtimali çok yüksek... Bir sonraki seçim 2019’da... Önceki beş yıla bakarak geleceğe doğru projeksiyon tutarsak önümüzdeki beş yılda Türkiye’nin siyasî, sosyal ve hatta ‘coğrafî’ anlamda nereye gelebileceğini cesaretle tahmin edebilen var mı? O yüzden hassas dengeler üzerinde, bilimsel yöntemlerle, kamuoyu araştırmaları eşliğinde çok ince bir strateji yürütmek gerekiyor...
Sürekli ‘eski’nin kötülüklerini aktararak ‘korku pazarlama’ stratejisi uygulayan ve bunda da kabul edelim ki başarılı olan bir iktidar var... İnsanların en azından yarısı ‘eski’ anlayışla rekabet söz konusu olduğunda, defosuna, arızasına, çelişkisine aldırış etmeden bu iktidar yanında hizalanıyor... Bunu ‘onaylamamak’ başka bir şeydir, ‘görmemek’ ise bambaşka bir şey...
Sürekli eski alışkanlıklar ve ideolojik kalıpların etkisinde subjektif yorumlar yerine ‘mevcudu doğru okuma’ ve ona göre planlama yapmanın gereğini vurgulamaya çalışıyoruz... Halk ne istiyor? Halkın endişeleri nasıl giderilir? Halkın oy verme duygusu ne yöne, hangi yöntemle tahrik edilebilir? Ya da aksine nasıl engel olunabilir? Bütün bu sorulara sağlıklı cevaplar arama yerine, halkın eğilimleri önemsenmeden “Biz aday gösteririz, onlar seçer” gibi mantığa saplanılırsa sonuç yine hüsran olabilir... ‘Olabilir’ tahmini galiba yumuşak oldu, düzeltelim ‘kesin olur’... 
Bu anlamda eski cumhurbaşkanlarından referans aramaya çıkılması tam da Erdoğan’ın işine gelecek bir hamle... Kişilerin doğruluğu yanlışlığı bu yazının konusu değil, ama ‘toplumsal algı’ açısından karşılığına bakıldığında, araştırıldığında bunun daha mindere çıkılmadan kayıp anlamına geleceği nasıl görülmez, ilginç doğrusu... Biraz daha iddialı bir cümle kurayım: Eski cumhurbaşkanlarından bırakın referans istemeyi, ikisini ‘eşcumhurbaşkanı adayı’ yapın, çarkını iyi kurmuş Tayyip Erdoğan karşısında kazanma ihtimalleri yok... O hâlde burada neyi tercih etmek durumundasınız; ‘hatır’ı mı, yoksa ‘hakikat’i mi?
Eğer burada oyun ‘kazanmak’ üzerine değil de ‘kaybetmek’ üzerine kurulmuşsa o zaman bu yapılan doğrudur... “Mevcut durumda AKP’yi sandıkta yenemiyoruz, bari Cumhurbaşkanı olsun, o zaman yönetimde mutlaka çatlaklar meydana gelecek, böylelikle statüko kendiliğinden bozulacaktır” taktiği söz konusuysa, bu stratejiyi katılmasak da anlamakta zorlanmayız... Çünkü başka türlü eskiye ait bu ‘aile fotoğrafı’nı yorumlamak maalesef mümkün değil...
Bıkmadan usanmadan tekrarlayacağız... Bu Cumhurbaşkanı Meclis’te değil de, halk oyuyla seçileceğine göre, onay vermesi gereken makamın halk olduğunu ve onu ikna etmek gerektiğini hatırlatacağız... Bunun için de el yordamıyla, klişe tavırlarla, tepeden inmecilikle çözüm bulunamayacağını, esas olanın seçmenin eğilimleri olduğunu ikaz edeceğiz...
Muhalefet, ülkede yaşanmış seçim tecrübelerinde ders çıkarmak mecburiyetinde... Eğer bu mağlubiyetler hiç yaşanmamış gibi davranacaksa, Tayyip Erdoğan’ı balkona çıkarmakla sonuçlanan o klasik yöntemlerinde ısrar edecekse, şimdiden Türkiye’ye geçmiş olsun... Yok bu referandumu, Erdoğan’ın arzu ettiği sahada değil de, bir satranç ustası titizliğinde birkaç hamleli düşünüp, sonuç almayı gerçekten isteyen bir tavrı kuşanırsa, işte o zaman ümitlenmek herkesin hakkı...
Süre daralıyor, Türkiye’nin hatırı, her türlü siyasî hatır, önyargı ve aidiyetin üzerindedir...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS