Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > Kefere Charlie’ye yükselen münâfık sesler…

Kefere Charlie’ye yükselen münâfık sesler…


Charlie Hebdo’daHz. Peygamber’i tahkir eden bir karikatür yayınlandı, kutsallara saygı göstermeyen küstah bir özgürlüğün(!) varabileceği yere vardı  hâdise; birileri Peygamber adına “Muhammed’in intikâmını aldık” diye slogan atarak dergide çalışanları kapının önündeki müslüman polise varıncaya kadar ayrım yapmaksızın ölümle cezâlandırdı…


On binlerce insanımızı katleden PKK terörünü açıkça destekleyen ve besleyen özgürlükçü(!) Fransa’yı kalbinden vuran terör, Fransa’yı  kendine getirmeye sebep olacak mı, tabii ki hayır, Fransa yine aynı Fransa olmaya devam edecek ve yalnızca Fransa’nın menfaatlerini düşünecek…


Batı, yine Batı’nın kadîm penceresinden okumaya devam edecek dünyayı…


Kıta Avrupa’sının kadîm kibri, insan merkezli bir dünya siyâseti üretmeye yine engel olacak ve ihtiyar Batı dünyanın her yerine silah satmaya,  iç savaşları ve darbeleri organize etmeğe, az gelişmiş ülkelerin kaynaklarını sömürmeğe devam edecek, yani Batı, Doğu’da akan kandan beslenecek, semirecek…


Peki ya Doğu?


Biz, ışığın yükseldiği yerin, Doğu’nun çocukları, biz Oğuz’un yetimleri, biz Muhammed İkbal’in çocukları ne yapacağız?


Asrın idrâkine neyi söyleteceğiz?


Başımız dik mi?


Batı’nın yüz yıllık meydan okumalarına verecek bir cevâbımız var mı?


‘İhvanı- sâfârisâleleri’ninyazıldığı 10. yüzyıl ikliminden bile daha geriye giden aklımızı ve dindarlığımızı hiç mi sorgulamayacağız?


Endülüs’ten kovulan İbn-i Rüşd’ün kaderi bırakmayacak mı peşimizi?


“Elimden gelse müslüman Doğu'daki tüm mekteplere eleştirel düşünme dersleri koyardım”diyenBilge Kral Aliya İzzet Begoviç’in hayâli, uçsuz bucaksız çölde gördüğümüz şelâle serâbı olarak mı kalacak?


Engizisyon mahkemesinin, “Herkesi öldürün, Tanrı kendisinden olanı zaten tanıyacak ve cennetine alacaktır”fetvâsını verdiği Ortaçağ’ın karanlığı mı cezp ediyor İslâm dünyasını? O karanlığın içinde bir katran karasına mı dönüşecek Doğu’dan yükselen ışık?


İbn-i Rüşd Fas’a sürülmüştü, Mehmet Âkif Mısır’a gitmek zorunda kalmıştı…


Biz nerelere sürüleceğiz, biz nereye gitmek zorunda kalacağız?


Zâlim bir müesses nizâmın, bir zulüm idâresinin kadılık teklifini kabul etmek yerine zindanda ölümü tercih eden Ebû Hanife’nin inanmışlığından, ahlâkından bir zerre de sıçramayacak mı bizim kalbimize yüzyıllar öncesinden?


Bizim yüzyılımız da mı şeytan taşlayarak geçecek?


İçimizdeki şeytanları taşlama cesâretini kuşanamayacak mıyız hiç?


Müesses nizâma köleliketmek yerine, güç karşısında eğilmek yerine, haksızlık karşısında şeytanın dili olmak yerine, adâletsizliğe sessiz kalmak yerine, müslümanidrâkimize konan ipoteklerden, kendi kölelik prangalarımızdan kurtulmak istemeyecek miyiz, bunun için bedel ödemeyi göze alamayacak mıyız hiç?


Din adına önümüze konan ve muktedirlerin menfaatlerinden, muktedirlerin dünya hırsından oluşan‘yolsuzluk ilmihâlleri’ni ezber etmek ve kabullenmek yerine, “Güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim” diyen Peygamberin ahlâkını, “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz vallahi dâvâmdan vazgeçmem” diyen Peygamberin imânını mihenk taşımız kılamayacak mıyız?


* * * * *


Kendi ülkemizde, bizzat Kur’ânâyetleri alay mevzuu yapılırken sessiz kalan, sessiz kalmakla iktifâ etmeyip, Bakara-Makara kepâzeliğinin muhatabı olan Bakanı, parti toplantısında binlerce insanın önünde taltif eden ve binlerce insana alkışlattıran bir büyük günaha ortak olurken, muktedirler karşısında eğilirken sızlamayan mü’min vicdanların Batı karşısında yükselttikleri sesler ancak münâfık sesleri olabilir…


Kendi ülkemizde, ‘günah işleme özgürlüğü’ne sırf kendi kabilesinden olduğu için sükût edenlerin Batı karşısında yükselttiği sesler ancak münâfık sesleri olabilir…


Kendi ülkemizde, “Peygamber gurura kapılmıştı, biz gururlanmayacağız, kibirlenmeyeceğiz” diyen münâsebetsize, “Kendisini iyi tanırım…” diyerek sâhip çıkan bir Hadis Hocası’nın Batı’ya karşı  yükselttiği ses ancak bir münâfık sesi olabilir…


Kendi ülkemizde, “Yolsuzluk hırsızlık demek değildir” diyerek yolsuzluğu zımnen tecviz eden bir riyâkârlığın Batı karşısında yükselttiği ses ancak bir münâfık sesi olabilir…


Hakikatten daha değerli ne olabilir?


Hakikate değil, menfaate ve güce râm olan müslümanların Batı’ya karşı yükselttikleri sesler ancak münâfık sesleri olabilir…


Ve…


Kefere Charlie’ye yükselen o münâfık sesler o meşum ve ahlâksız karikatür kadar çirkindirler…

















Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS