Hassas kalpler durağında inecek var…
“MHP’ye hiç oy vermedim. MHP’nin tepe kadrosundan tanıdığım kimse yok. Bugüne kadar MHP’li herhangi bir yöneticiyle aynı ortamda hiç bulunmadım…”
Böyle başlıyor yazısına AKİT Gazetesi yazarı Hüseyin Öztürk.
Oy vermedi, kimseyi tanımaz, hiçbir yöneticisiyle bir ortamda bulunmadı MHP’nin.
Fakat Devlet Bahçeli konusunda çok hassas bir kalbi var AKİT Gazetesi yazarının. O da benzer türleri gibi Devlet Bahçeli’nin genel Başkan olarak kalmasını istiyor. “Devletçidir, vatancıdır, bayrakçıdır, milletçidir ve Kelime-i Tevhid sancağının bu topraklarda dalgalanması için “erlik” eden birisidir…” diyor.
Oy vermedi, kimseyi tanımaz, hiçbir yöneticisiyle bir ortamda bulunmadı MHP’nin.
Fakat Devlet Bahçeli konusunda çok hassas bir kalbi var yazarın.
24 Şubat yazısında yine MHP değiniyor, tanımıyor, bilmiyor, oy vermemiş, aynı ortamda hiç bulunmamış ama değiniyor ve MHP’nin önemini yazıyor.
Âyet, Hadis ve özlü sözlerden oluşan kardeşlik mesajlarından sonra bu mesajların AKP ve MHP milletvekillerine yönelik olduğunu ifâde ediyor ve ağzındaki baklayı çıkarıyor. “Bugün MHP, mevcut vekil sayısıyla kilit konumdadır. Anayasa anahtarını açacak olan da MHP’dir. Bu sebeple ülkemizin ve milletimizin geleceğine dair tarihi yük MHP’dedir”.
Yani, Anayasa değişiklikleri ve Başkanlık sistemine geçiş için MHP’nin ne kadar lüzumlu olduğunu yazıyor.
Oy vermedi, kimseyi tanımaz, hiçbir yöneticisiyle bir ortamda bulunmadı MHP’nin.
Fakat, MHP seçmeni hakkında oldukça net bilgilere sâhip, Kasım seçimlerinde MHP seçmenini AKP’ye oy verdiğini ama partilerinden de vazgeçmediğini söylüyor yazar.
Neden peki? Cevabı da kendisi veriyor.
“Bu kesim, memlekette neler olup bittiğini, “milliyetçilik” penceresinden bakarak; “vatan, bayrak, din, millet” dörtlüsünde tahlil ederler”miş de ondanmış…
Yani MHP seçmeni milliyetçilik penceresinden bakarak, vatan-bayrak, din, millet dörtlüsünde tahlil etmiş olan biteni ve milliyetçiler olarak vatan için, bayrak için, din için, millet için kendi partilerine değil AKP’ye oy vermiş. Fakat partilerinden de vazgeçmemiş..miş…
Yani MHP seçmeni vatan, bayrak, din, millet söz konusu olduğunda Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP’ye değil AKP’ye oy veriyormuş. Demek ki iki milyon oy kaybının sebebi MHP seçmeninin vatan, bayrak, din, millet aşkıyla AKP’ye oy vermesiymiş.
MHP’nin üst düzey hiçbir yetkilisini tanımadığı gibi Bahçeli’ye muhalefet edenleri hiç bilmezmiş bu AKİT yazarı...
Fakat Devlet Bahçeli konusunda bütün sensörleri açık ve hassas bir kalbi varmış.
Ülkü Ocaklarını ve Bahçeli’ye muhalefet edenleri hiç bilmezmiş bu AKİT yazarı.
Fakat Bahçeli hassasiyetinden olsa gerek, Bahçeli’ye muhalefet edenlerin Ülkücü gençliği sokağa çekip harcamak istediğini hemen anlayıvermiş…
İktidara yakın siyâsetçi ve yazar takımı nedense hakikaten Devlet Bahçeli konusunda hassas kalplere sâhipler.
Eski HDP yeni AKP milletvekili Mehmet Metiner de çok hassas MHP ve Devlet Bahçeli hususunda. Hassâsiyetten öte bir militan gibi. Sevdiğimiz sevdiği için selâm verdiğimiz, ailece sevdiğimizin ‘Karpuzcu’ arkadaşı, teşkilâtları kapatıyor, Mehmet Metiner bu teşkilât kapatmalarını “yerinde bulduğunu” söylüyor ve MHP'de gerçekleştirmek istenen değişimin asıl hedefinin Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğunu belirterek, iktidarın ele geçirilerek Erdoğan'a saldırma hesaplarının yapıldığını öne sürüyor…
Erdoğan’ı koruma misyonunu giydiriyor MHP’ye Metiner…
Koroya İ.Melih Gökçek giriyor assolist olarak ve muhalifler canlı yayındayken kendi kanalını hizmete sokuyor. Devlet Bahçeli’nin “Cemaat MHP’yi ele geçirmek istiyor, içimizde piyonlar var” sözlerini ekrana taşıyor…
Ne cemaati, ne piyonu kardeşim?!
Eğer öyle idiyse, bunca yıldır fark etmediniz mi cemaati ve piyonları Sn. Bahçeli? Muhaliflerin hepsini milletvekili, TBMM Başkan vekili gibi görevlere siz getirdiniz. Yoksa siz de mi cemaattensiniz?
Haydi siz fark etmediniz yoğunluğunuzdan ve koşuşturmaktan Sn. Bahçeli, ‘sevdiğimizin sevdiği’ de mi fark etmedi sizin adınıza? Yoksa o zamanlar küsülü müydünüz?
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi