Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > ‘Üçüncü taraf’ kazandı ve biz kaybettik…

‘Üçüncü taraf’ kazandı ve biz kaybettik…



“Evet, doğru. Kavgadan kaçıyorum. Çünkü, böyle bir kavganın faydasına inanmıyorum. Her iki tarafın da kaybedeceğini, şimdilik hiç hesaba katmadığımız üçüncü bir tarafın kazanacağını biliyorum. Bu üçüncü zümrenin hem her iki tarafa, hem de vatanın bütünlüğüne düşman olduğunu biliyorum. Böyle bir sonucun felaket olacağını da biliyorum…”


Yukarıda, söylenmesinin ve yazılmasının üzerinden artık çok uzun yıllar geçen sözler merhum Gâlip Ağabey’e ait, Gâlip Erdem’e….


Evet, bahsettiği ‘üçüncü taraf’ kazandı ve biz kavga eden iki taraf kaybettik, hem de fena kaybettik…


O zamanlarda bilmedğimiz o ‘üçüncü taraf’ kazandı…


O ‘üçüncü taraf’ kavga eden iki tarafa da düşmandı, hâlâ da düşman…


O ‘üçüncü taraf’ın bizler gibi bir vatan telâkkileri hiç olmadı, bugün de yok ve olmayacak. Ayakları bu toprakla basmadı, bu topraklardan kuvvet bulmadı, bulmayacak…


O ‘üçüncü taraf’ yani kavga etmeyen taraf, biz kavga ederken de İstiklâl Marşı’na saygı duymadı, yere oturarak protesto etti, biz kavga ederken de Türk kelimesine alerjileri vardı, bundan sonra da saygı duymayacaklar, alerjileri hep devam edecek…


Bizler, birbirimizi kırarken o o ‘üçüncü taraf’ güçlendi, büyüdü, çoğaldı, zenginleşti…


Bizler gencecik bedenlerimizle Fatiha’larla uğurlanırken kara toprağa, o ‘üçüncü taraf’ Fatiha’yı tecvidli okumayı öğrendi…


Bizler, etten kemikten yumruklarımızı sıkaren ve sallarken, bizler ciğerimizi delen bıçaklara açarken göğüslerimizi ve bizler sahici mermilerle düşerken yere, o ‘üçüncü taraf’ karate salonlarında dövüş oyunları oynadı…  


Bizler, o keskin düdük çaldığında tank paletleri altında ezilirken, o ‘üçüncü taraf’ bir sille yemedi, bir gün bile sigaya çekilmedi… 


Bizler, nemli, soğuk ve karanlık taş duvarlar arasında geçirirken uzun yılları, o ‘üçüncü taraf’ güneşin tadını çıkardı, tecvidli Fatihalar okudu…


Bizler, fenâ fi’d devle uğruna feda ederken geçliklerimizi, o devletin urganlarında son nefeslerimizi verirken, o ‘üçüncü taraf’ iktidar basamaklarının ucunda emin oldukları iktidar sırasının heyecanıyla titredi…


Bizler kaybettik, onlar kazandı…


Bizler yalnız o ‘üçüncü taraf’ karşısında mı kaybettik?


Hayır…


Biz içeriden de kaybettik, içeride de kaybettik…


Hakikat adına itiraz ettikçe kaybettik… Hakikatin yanında saf tuttukça kaybettik… “Durun, bu yol yol değil, bu yol yanlış” dedikçe kaybettik… “Kendinize  gelin” dedikçe kaybettik… “Bizim bir mazimiz var, bizim kadim değerlerimiz var, bizim bir mücadelemiz var, bizim inandıklarımız var, bizim fikirlerimiz var, bizim ideallerimiz var” dedikçe kaybettik…


Her yanlışınızı dürüstçe yüzünüze karşı söylediğimiz için kaybettik…


Bizler, sizin bitip tükenmek bilmeyen dalaverelerinize kaybettik… Bizler, sizin egemenlerle vardığınız mutabakatlara kaybettik… Bizler, sizin alacakaranlık kuşaklarında yaptığınız anlaşmalara kaybettik… Bizler, sizin yalanlarınıza kaybettik… Bizler, sizin hırslarınıza kaybettik… Bizler, sizin samimiyetsizliğinize kaybettik…


Biz içeriden ve içeride de kaybettik, siz kazandınız, sizinle birlikte egemenleriniz de kazandı…


Biliyoruz, bizi hiç sevmediniz aslında…


Bizi, dümen suyunuza hiç gitmediğimiz için sevmediniz… Bizi, savaşta sağ çıkma ihtmaili en az olan azap askerleri olarak gördünüz ve hiç sevmediniz… Bizi, robot olamadığımız için, yanlışınızı doğrularımızdan, inandıklarımızdan, mâzimizden, mücadelemizden ve fikirlerimizden daha doğru bulmadğımız için hiç sevmediniz… Bizi, takla atmayı bilmediğimiz ve beceremediğimiz için, yalan söylemekten ar ettiğimiz için, inanmadıklarımızla amel etmediğimiz için hiç sevmediniz…


‘Üçüncü taraf’ kazandı ve biz hem ‘üçüncü taraf’a hem de içimize yenildik…


Kimimiz çekildik kuşe-i uzletimize, kimimiz geçim derdinde, kimimiz hastane köşelerinde, kimimiz teşne olduk ‘üçünc taraf’a ve ‘üçüncü taraf’ın şaibeli isimlerine kendi içimizden mâzi uydurmaya, kimimiz üç kuruşluk mevkilere zebun olduk, kimimiz orada, kimimiz burada…


Ve…


Her geçen gün birer ikişer çekiliyoruz bu dünyadan, yani ayak altından çekiliyoruz…


Gün geçmiyor ki, bir haber düşmesin sosyal medyaya, “… dâvâsı sanıklarından … …’ı kaybettik.”


Gün geçmiyor ki, bir haber düşmesin sosyal medyaya, “… dâvâsı sanıklarından … …’ hastaneye kaldırıldı, yoğun bakımda…


Her geçen gün birer ikişer çekiliyoruz bu dünyadan, yani ayak altından çekiliyoruz…


Sabredin, az kaldı…


Birkaç yıla kadar, müşterek maziyi ve kimin kaç kuruş ettiğini bilenler ve size itiraz edenler çekilecek hepten bu dünyadan, yani ayak altından, rahat edeceksiniz… 


‘Üçüncü taraf’ ile mutlu, mesut yaşayacaksınız…











Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS