
Mansur Yavaş…
Rahip Bahira’nın kayıp sandığı gibi kutsadıkları ve sandıktan çıkan oylar yani millî irâdenin tercihleriyle iktidar oldukları sandıktan bugün korkuyorlar ve seni hukuk dışı argümanlarla tehdit ediyorlar.
Sen yeise düşme, millet seninle beraber. Sen her zaman olduğu gibi sandığa yani millî iradeye güven, Ankaralıların iradesi senden yana…
“Bir kısım medya ve kartel medyası” diyerek kendilerine uygulanan ambargonun âlâsını artık sahibi oldukları medya gücüyle sana uyguluyorlar, milleti senden habersiz kılmaya çalışıyorlar.
Sen dert etme. Senin ne İzvestia’ya ne de Pravda’ya ihtiyacın var. Medya onların, sokaklar senin. Medya onların, sosyal medya senin. Medya onların, taksi durakları senin. Medya onların, meydanlar senin. Medya onların, çarşı-pazar senin. Medya onların, gönüller senin. Medya onların, Ankara senin…
‘Metal yorgunluğu’ndan takatsiz kalmış, söyleyecek sözlerinin tamamını tüketmiş, hikâyeleri bitmiş, kadroları yıpranmış ve pratik hizmetlerin halka adaletli ve hızlı bir biçimde ulaştırmaktan ibaret belediyeciliği bir tarafa bırakarak ‘bekâ kalesi’ne sığınan iktidar seni ve tüm ülkeyi bir bekâ tehdidiyle engellemeye çalışıyorlar.
Sen aldırma. “Türk milleti ve devleti köklüdür, taşlara yazılmış yasaları beş bin yıllıktır. Doğu ve Güneydoğu’da Batman, Bitlis, Diyarbakır, Hakkari, Iğdır, Mardin, Siirt, Tunceli, Van illerimizde HDP’nin 2018 oy ortalaması olan 56.38’i görmeyenlere “Siz bu illerimizi gözde mi çıkardınız ki buralarda bekâ problemi görmüyorsunuz da Ankara’da bekâ problemi görüyorsunuz?” diye sor.
Dolmabahçe’nin, Oslo’nun, Habur’un, açılım süreçleri masalarında karşılıklı oturanlar şimdi çift taraflı olarak seni yıpratmaya çalışıyorlar.
Sen gül geç bunlara. “Benim işim teröre mesafe koymayan HDP ile değil, benim işim Oslo’da, Habur’da, Dolmabahçe’de sebil bardağı gibi yan yana dizildiklerinizle, Megri Megri türküleri söylediklerinizle, üzerlerine konfeti döktüklerinizle değil, meydanlarda Nevruz mesajını okuttuğunuz canilerle değil, benim işim bin yıllık kardeşlik hukukumuz olan, bin yıldır aynı cenazelerde saf tuttuğumuz, aynı düğünlerde halaya durduğumuz, yan yana kabirlerde yattığımız, komşumuz, iş arkadaşımız, asker ve okul arkadaşımız ve dinine, devletine bağlı milletimizle, benim işim hizmeti adaletle ayağına götüreceğim vatandaşlarımızla” de…
Onlar bağırıp çağırsınlar, onlar iftira atsınlar, onlar algı operasyonları yapsınlar, onlar gerginlikten beslensinler, onlar tehditle siyaset yapsınlar.
Sen gülümsemeye devam et. Sen nezaketini korumaya devam et. Sen efendiliğine devam et. Sen gönül almaya devam et. Sen kucaklamaya devam et. Sen milletle buluşmaya devam et. Sen milletin dermanı olmaya devam et. Sen milletin umudu olmaya devam et. Sen kardeşlik hukukunu gözetmeye devam et. Sen Ankara’da yaşayan herkesi bir kılmaya devam et.
Onlar rakibinin bir yanına bozacı, diğer yanına şıracı istihdam ederek, yancılarıyla birlikte rakibinin siciline olmayan bir mâzi uydurmaya çalışsınlar, aslı astarı olmayan Kızılay Ocak’ta, aslı astarı olmayan bir ülkücülük yazmaya çalışsınlar, Ulucanlar cezaevi duvarlarını film platosu gibi kullanarak sahneler çeksinler.
Sen ise sükût et, siyah-beyaz fotoğraflar konuşsun senin yerine. Sen tamamı siyah-beyaz fotoğraflardan oluşan bir albüme sahipsin, yanında Alparslan Türkeş, yanında Ali Bülent Orkan, yanında Muhsin Yazıcıoğlu ve sayısız ülkücüler olan siyah-beyaz fotoğraflar onlar. Yalnızca o fotoğraflara bak ve ‘Âh’ et gitsin…
Mansur Yavaş…
Gerim gerim gerilen Türkiye’ye bir sükûnet, bir dinginlik, bir huzur, bir güven, bir nezaket, bir çelebilik, bir efendilik, bir devlet mehâbeti, bir yönetim ve liyakat itibarı ve bir uslûp zenginliği ve dürüstlük fırsatısın. Geldik gidiyoruz bu yalan dünyadan, aziz Türk milletine ve muazzez Türk devletine hizmet edeceksen ve sükûnete, dinginliğe, huzura, güvene, nezakete, çelebiliğe, efendiliğe, mehabete, liyakata, dürüstlüğe ve uslûp zenginliğine kapı aralayacaksan eğer, varsın felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin. Ne gam!
Mansur Yavaş…
Siyasetin maskeli balosunda gerçek bir yüz, siyasetin maskeli balosunda gerçek bir söz, siyasetin maskeli balosunda gerçek bir tavır olacaksan, varsın felek her türlü esbâb-ı cefasın toplasın gelsin. Ne gam!
Mansur Yavaş…
Başarmakla değil, gayret ile mesulüz… Yapabilecek olduğumuz halde yapmadıklarımızdan da mesul olduğumuz bir inancımız var.
Biliyorsun ki, gayret senden, tevfik Allah’tandır, Hak yerini bulacaktır…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi