Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > Türkiye'nin yeni Kızılelma'sının adı tam demokrasidir...

Türkiye'nin yeni Kızılelma'sının adı tam demokrasidir...


Kuşatılıyoruz...


Ordularla değil, askerî kuvvetlerle değil... Göklerimizde uçan düşman uçakları, limanlarımıza yanaşmış düşman gemileri, suyun yüzüne çıkmış periskoplarıyla düşman denizaltılarıyla değil mâruz kaldığımız kuşatma...


Çünkü onlarla baş etmeyi, onları önümüze katıp kovalamayı iyi biliyoruz ve ne kadar iyi bildiğimizi bütün dünya biliyor... Çünkü bütün dünya Mustafa Kemal Atatürk'ü çok iyi biliyor, Kuvay-ı Milliye'yi çok iyi biliyor, Kara Fatmaları, Şerife Bacıları, Nene Hatunları, Sütçü İmamları, Şahin Beyleri çok iyi biliyor... Kağnılarımızın gıcırtıları hâlâ kulaklarında dünyanın, Çanakkale'de ölüme koşan liselilerimiz gözlerinin önünde hâlâ bütün dünyanın...


Biz, bizi biz yapan değerlerimizi yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, adâlet hissimizi yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, kardeşlik hislerimizi ve uhuvvet râbıtamızı yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, şehirlerimizi yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, devlet aklımızı yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, devlet ciddiyetimizi yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, iyilik ve yardımlaşma duygularımızı yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, kırmızı çizgilerimizi yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, kötülüklerin yaygınlaşmasına karşı duyarlılığımızı yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, millîliğimizi yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz, hakikatin yanında saf tutmak yerine kötü örneklerin bolluğuyla dindarlığımızı yitirerek kuşatılıyoruz günden güne...


Biz her dakika daha fazla pespâyeleşerek kuşatılıyoruz günden güne...


Her geçen gün daralıyor kuşatma ve nefessiz kalıyoruz...


Her geçen gün daralıyor kuşatma ve hareketsiz kalıyoruz...


Her geçen gün daralıyor kuşatma ve ümidimiz azalıyor...


Her geçen gün daralıyor kuşatma ve vakarımız zedeleniyor...


Her geçen gün daralıyor kuşatma ve kelimelerimiz azalıyor...


Ülke bir tek kişinin konuştuğu, bir tek kişinin tercih edebildiği, bir tek kişinin karar verebildiği, bir tek kişinin bir çocuğun oyun hamuruna şekil verdiği gibi şekillendirdiği bir ülke haline geliyor...


Hukuk ve yargı artık siyâsetin de değil, bir tek kişinin vesâyetinde, hukukçuların cüppelerine artık düğme de yetmiyor iliklemek için, fermuar dikilecek yakında. Bürokrasi rehin, üniversiteler suskun, ulemâ dut yemiş bülbül, basının üzerinde bir giyotinin düştü düşecek tedirginliğinde, sermaye için konuşmak lüks, vergilerin ve zamların altında eziliyor, vatandaş zaten geleceği hacizli, geleceği ipotekli. Seçmen ise seçimlerin güvenliğinden ve dürüstlüğünden endişeli...


Ve tek çâre yine artık nasıl bir şey olduğunu unutmaya başladığımız demokrasi... Önceden sıradan bir kelime olarak duyup telâffuz ettiğimiz bu kelime artık kulağımıza ne kadar efsunlu geliyor değil mi, adeta bir Kızılelma gibi...


Türkiye'nin yeni Kızılelma'sının adı tam demokrasidir...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS