12 Eylül Darbesi ve MHP
“Müdâhili değilseniz avukatı mısınız?”
İnternet Andıcı Dâvâsı’nda tutuklu yargılanan emekli Albay Dursun Çiçek, avukatı aracılığıyla gazetecilere gönderdiği bir sayfalık açıklamasında: “Annemize karşı evlatlık, eşimize hayat arkadaşlığı ve çocuklarıma babalık görevimi yapmamı engelleyenlerin öncelikle insan olduklarını hatırlamalarını bekliyorum. Milli ve manevi değerlerimizde annenin yeri özeldir. Herkesin annesi saygındır ve değerlidir. Hasta yatağındaki annemle helalleşmeme izin vermeyenleri, onu ancak cenazesinde görmek zorunda bırakanları, bu konudaki insanlıktan yoksun mevzuatı değiştirmeyenleri veTBMM gündemine getirmeyenleri yüreği kin ve nefretle çarpanları önce insan olmaya sonra milli ve manevi değerlerimizin gereğini yapmaya davet ediyorum. İnsanlıktan sevgi ve saygıdan nasibini almamış vicdansızları ilahi adalete havale ediyorum” dedi.
Konunun hukukî durumu bir tarafa, evet haklıdır… Bir evlâdın annesiyle helâlleşmek istemesi kadar tabii ne olabilir?
Annensinin vafatının ardından annesiyle helâlleşemeyen Dursun Çiçek’e annesinin cenazesi için yol hâriç iki gün izin verildi.
Cezâevinde yatan bir insan için büyük bir imkân.. Hatta gayet de güzel bir uygulama, kim için olursa olsun uygulanması gereken insânî bir uygulama…
Haberi okuyunca 12 Darbesi sonrasındaki yılları hatırlamamak elde değil…
‘78 neslinin on binlerce genci önce işkencelerde 90(doksan) günlük avukatlara dahi bilgi verilmeksizin sorgusuz sualsiz gözaltı süreleri, sonra ilave gözaltı izinleri, sonra cezaevi… Cezaevinde işkence ile hükümsüz geçen yıllar…
Bu yıllar içinde annesi, babası, eşi, kardeşi ölen binlerce ’78 nesli genç…
Bırakınız helâlleşmeyi, cenazesine gidebilen bir tek vatan evlâdı yoktur… Hatta ve hatta böyle bir talep kimsenin aklına gelmeyecek kadar uzaktır. Bir düşünelim, sene 1982, annesi ya da babası vefat eden bir Mamak tutuklusu cezaevi idaresine dilekçe yazacak, “Annem vefat etmiştir, cenazesine katılmak için 2 gün izin talep ediyorum, gereğinin yapılmasını arz ederim…”.
Bu dilekçeyi okuyan Cezaevi müdürü Raci Tetik…
Sanıyorum, önce kahkahalarla gülecek, sonra içindeki bütün kötülükleri irin gibi kusacak hamleleri yapacak ve dilekçe sahibini yanına isteyecek ya da avluda herkesi toplayacak ve bu dilekçeyi sesli okuyacaktır.
Sonra dayak, işkence, hakaret faslı başlayacak ve içlerindeki insanlık dışı güdüler o ân için tatmin oluncaya kadar devam edecektir bu fasıl…
‘78 neslinin mâruz kaldığı 12 Eylül Darbesi’nin işkenceleri ve hukuksuzluğu son zamanlarda bazı gazete köşelerinde ve ekranlarda hayret uyandıran hatıralar olarak naklediliyor, bu darbeyi yaşayan halka, medyaya…
Sanki bu halk o darbeyi yaşamadı, görmedi, o işkencelere ve hukuksuzluğa şahit olmamış gibi!..
Darbe dönemi darbeyi alkışlayan medya mensupları susuyorlar, sanki görmediler, duymadılar!..
Referandumla gündeme gelen 12 Eylül Darbesi işkenceleri ve hukuksuzluğunun hukukî bir neticesi var, 12 Eylül dâvâları yeniden başlayacak yakında ve darbeciler yargılanacak..
Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hayatta olan darbeci generaller.
Servet Avcı, “O darbenin bir de doktorları vardı” yazısında “işkence yoktur” raporlarını veren doktorlara dikkat çekti. Hipokrat yemin etmiş, varlık sebepleri insan hayatının güvencesi ve sağlığı olan işkenceci doktorlara..
Ya bizzat işkenceyi yapan yüzlerce işkenceci?
Onlar yargının önüne çıkmayacak mı?
Onlardan şikayetçi olunmayacak mı?
Haydi şikayetçi olunmadı, kamu davası açılmayacak mı işkence emirlerini bizzat veren Kenan Evren yargılanırken?!
12 Eylül Darbesi’nin en büyük mağduru ’78 neslinin ülkücüleridir.
İşkenceden idama ve uzun yıllar süren tutukluluk sürelerine kadar ülkücülerdir.
4 Nisan 2012 tarihi mânidar bir tarihtir…
Alpaslan Türkeş’in vefat tarihidir ve 12 Eylül Darbesi’nin yargılanacağı tarihtir.
Ülkücülerin bu yargılama ile alâkaları nedir?
Müdâhil olmak için bir müracaatları var mıdır?
Hayır!...
392 kişilik Dev-Yol davasının zaman aşımından düşmesiyle alâkalı olarak dut yemiş bülbül gibi susan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Eylül Darbesi’nin yargılanmasıyla alakalı olarak “zaman aşımı” tartışmalarına hiç değinmeyen fakat Sivas / Madımak dâvası ile alâkalı “zaman aşımı olamaz” diye feverân eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 12 Eylül Darbesi’nin yargılanmasıyla ilgili neden susmaktadır? Neden dâvâya müdâhil olmamaktadır MHP?
12 Darbesi’nin yargılamalarına müdâhil olarak katılmaz iseniz o vakit şu soruya cevap vermek zorundadır MHP Genel Başkanı ve yönetimi:
“Müdahil” değil iseniz eğer, 12 Eylül Darbesi’nin “avukatı” mısınız?
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi