Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > ŞAKA GİBİ

ŞAKA GİBİ


Şaka gibi bir haber vardı bugün gazetelerde…


Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu olarak 12 Eylül darbesiyle alâkalı 4 Nisan’da başlayacak olan dâvâya “müdâhil olmak için başvuracaklarını” söylüyordu…


12 Eylül darbesinin üzerinden geçmediği kadroların iktidarı AKP söz konusu dâvâya müdahil olacaktı…


Bülent Arınç’tan, “Bugüne kadar bekledik ama MHP’den bir müdahillik müracaatı gelmeyince, 12 Eylül darbesinde büyük mağduriyetler yaşayan, işkencelerde arkadaşlarını kaybeden ce idam sehpalarına 9 ülküdaşlarını yollayan Ülkücü kardeşlerimizin sesi olmak için biz onlar adına müdâhil olmaya karar verdik…” şeklinde veya buna benzer bir açıklama okuyacağım diye korku dolu gözlerle okudum haberin detaylarını, ama korktuğum başıma gelmedi…


Hükümetin darbelerle olan demokratik mücadelesinin devamı niteliğinde bir karardı bu, politik bir karar…


Şaka gibi değil mi?


Bugünkü Bakanlar Kurulu’nda bulunan bakanlardan 12 Eylül Darbesi’nde bir mağduriyet yaşamış, haksız yere yıllarca cezaevinde yatmış, işkence görmüş, yakınını işkencede ya da sehpada kaybetmiş bir isim var mı acaba?


Şüphesiz 4 Nisan’da başlayacak olan 12 Eylül Darbesi dâvâsına müdâhil olmak için bütün bunları yaşamak gerekmiyor ve Bakanlar Kurulu için bütün bunlar bir eksiklik değil.  Bakanlar Kurulu da, herhangi bir kurum ya da kuruluş da, ya da herhangi bir ferd-i vahit de bu duruşmada 12 Eylül Darbesinde bir mağduriyet yaşamadığı halde dâvâya müdâhil olabilir; demokratik gerekçelerle, insan hakları gerekçesiyle…


İtiraf etmek gerekirse, şaka gibi olan bu değil  aslında..


Asıl şaka gibi olan, MHP’nin dut yemiş bülbül gibi susması 12 Eylül Darbesi’nin yeniden yargılanacağı dâvâyla ilgili…


Sanki MHP Ülkücü Hareketin siyasî temsil mercii değil.


Sanki MHP Ülkücü Hareketin bir cüzü değil.


Sanki 19 Ağustos 1981 tarihinde başlayan ve 220 sanığın idamı istenen dâvânın adı “MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Dâvâsı” değildi…


Acaba “Bir şey değişecek ve her şey değişecek” diyen slogandaki değişimi herkes yanlış mı anladı bugüne kadar?


Acaba “bir şey ve her şeyi değiştiren” Devlet Bahçeli, Ülkücü Hareketin hafızasını da mı sildi?


12 Eylül’ü ve sonrasını fakültedeki odasında geçiren Devlet Bahçeli, o günleri gerçekten hatırlamıyor mu?


MHP Genel Başkanı olduğu günden bu yana tedricen MHP’de Ülkücüleri devre dışı bırakan, yanından ayırmadığı ve vazgeçemediği ve kaset çekmekten Ülkücülüğe fırsat bulamayan seçkin kadrolarıyla yoluna devam eden Bahçeli, 12 Eylül Darbesi’nin yargılanacağı 4 Nisan Günü ne diyecek acaba?


Bahçeli’nin şansına salı gününe değil Çarşamba gününe denk gelmiyor ilk duruşma,  eh bir dahaki salıya da bir hafta geçer gündem değişir diye düşünüyor olmalı. Bir hafta sonra da “Unutmayalım ki özgürlük ve demokrasi bir ufuk ve samimiyet meselesidir” diye bir demeç patlatır, mevzu kaynar gider böylelikle..


AKP, CHP, DSP, HAK-PAR, EDP müdâhillik için başvurularını yaptılar. 


MHP karanlık bir sessizliğe gömülü... 


Bu hareketin tepesi karanlıktan bir türlü kurtulamayacak!..

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS