Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > Vâh Beşiktaş!..

Vâh Beşiktaş!..


Asrı aşan muhteşem bir mâzinin hâl-i pür melâlidir Beşiktaş’ın bugünkü hâli..


Hüzünden ibârettir…


Paranın, gücün, kudretin kemâl tablosunu tamamlamaya yetmediğinin en ibretlik örneğidir.


Paranın, gücün, kudretin ve bunlara hizmet eden iç tüzük maddelerinin bir yönetim ve bir liderlik başarısı için kifâyet etmediğinin artık traji komik örneğidir Beşiktaş.


Ehliyetin, liyâkatin, mensubiyet şuurunun ve idealist amatörlüğün karşısında, paranın, gücün, kudretin iflâs ettiğinin tescilidir.


Son yılların liderliği ve yönetim anlayışı Beşiktaş’ın geride bıraktığı dönemin sonuna vurulmuş bir ‘kepâzelik mührüdür’.


Ayıplı, utanılacak bir dönemdir.


Kendi evlâtlarını bir değirmen gibi, bir kıyma makinesi gibi öğüten, parçalayan, yutan, elin züppelerine ise İstanbul’da gününü gün ettiren, batakhanelerde sabahlayanlarla, işret âlemlerinden evlerine küfelerle taşınanlarla kendi evlâtları arasında hep elin züppelerini kayıran görmemiş, görgüsüz, liyakatsiz, erdemsiz, idealsiz bir liderliğin ve yönetim anlayışının tosladığı yerdir bu gün Beşiktaş’ın  bulunduğu yer.


Rakiplerinin korkulu rüyâsı olmaktan çıkmış, rakipleri için “…miz” ekli lüzûmundan fazlaca kibar ve mübalaalı bir sahiplenmenin diliyle, rakiplerinin iç karışıklıklarının ‘ülke için bir kaos tehlikesi’ addededen şüpheli ve netâmeli bir çarpık ilişkiler yumağının parçası haline getirilmiştir.


Beşiktaş başkanlığı makamı, izzet ve şeref devşirilecek bir makam değil, izzetinizle ve şerefinizle oturacağınız ve hizmet edeceğiniz bir makamdır. O makamda oturduğunuz süre içinde yalnızca ve yalnızca Beşiktaş’ın ilkelerine, mâzisine sâdık kalarak, yalnızca Beşiktaş’ın başarısı için mesâi sarf etmeniz ve ter dökmeniz gerekir.


“Beşiktaş’ın müzesinde haram kupa yoktur” diyen Süleyman Seba’nın halefi olmak, Süleyman Seba kadar ilkeli, dürüst, samimi  ve namuslu olmanızı gerektirir. Başarılı olamadığınızı anladığınızda Süleyman Seba gibi o makamı bırakıp kûşe-i uzletinize çekilmeyi bilmenizi gerektirir. Başkanlık makamından tribünlerdeki yerinizi almayı bilmenizi gerektirir. O makamı, daha yüksek bir makam ile değiştirmek üzere bir sıçrama tahtası olarak kullanmak ya da hayatınızı tamamlayacağınız bir taht olarak görmek ve bunun için Beşiktaş’ın tarihini, ilkelerini, Beşiktaş’a gönül veren ve çilesini çeken mensuplarını tahtınızın ayaklarına serilmiş unsurlar olarak görmek olsa olsa bir paranoya teşhisinin semptomları olabilir.


Bu bir fetret devridir Beşiktaş için.


Şeref Stadı’nın toprak zeminindeki idmanlardan üç yıl şampiyonluk çıkaran Beşiktaş’ın, tarihine, mâzisine, ideallerine, ilkelerine yakışır bir yönetimin omuzlarına, liyakatsiz, ilkesiz yönetimin geride bıraktığı enkâzı kaldırmak yükü binmiştir.


Beşiktaş, ancak kendi evlâtlarıyla başarıya ulaşabilir, kendi içinde yetişmiş, Beşiktaşlılığın ne olduğunu bilen, Beşiktaşlılığın çilesini çekmiş, Beşiktaşlılığı eskimeyen, yıpranmayan, yavşamayan kadrolarıyla kendine gelebilir.


Bu dönem bir geçiş dönemidir, ilk kongrede Beşiktaşlıların Beşiktaş’a sahip çıkmaları ve on binlerce Beşiktaşlıyla yapılacak kongrenin Beşiktaş için bir yeni gelecek ve ‘yeni ufuklara doğru’ yelken açacak  bir dönüm noktası olması gerekmektedir.


İki dudağının arasından dökülen her türlü herzeyi hikmet, yanındakileri kul, mesai arkadaşlarını köle zanneden bir sözüm ona liderliğin ve yönetimin ardından mevcut dibe vuruşun bir yükselişe dönüşmesi ancak böyle mümkün olabilecek ve yakın geçmişin kötü izleri böyle silinebilecektir…











  









    

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS