
DERİN STRATEJİ’NİN DERİN TEHLİKELERİ
Sınırları dâhilinde otuz yıldır bitmek bilmeyen ve önlenemeyen bir terör belâsıyla uğraşan Türkiye, Ortadoğu’da ‘sıfır sorun’ başlığıyla başlattığı ‘stratejik derinlikli’ dış politikanın neticesinde bölgede aktif ve etkili bir ülke olacağım derken, potansiyel olarak terörün sınırlarını genişletiyor, sınırları dâhilindeki terörü güney sınırlarının tamamına yayıyor.
Camdan bir köşkte oturuyorsanız, komşunun camına taş atmayacaksınız. Yok eğer illâ ki komşunun camını taşlayacaksanız, komşudan ve komşularınızdan tartışmasız olarak güçlü olmanız gerekir. Komşularınızın sizin sesinizden bile ürkmesi gerekir, ne yaparlarsa yapsınlar, sizin için “acaba ne der?” gibi bir kaygıları olması icap eder.
Pek, Ortadoğu’da hangi ülke Türkiye için “acaba ne der?” sorusunu sormaktadır?
1990 ve 2000’lerdeki savaşlarda ‘Kürt Devleti’ usul usul Kuzey Irak’ta kurulurken Türkiye ne yapmıştır?
Askerlerinin başına çuval geçirilen Türkiye ne yapmıştır?
Sınırları kevgire dönen Türkiye, yüzlerce PKK’lının merkeplerin sırtında günlerce ağır silahlarını bizim dağlarımızda taşıyarak karakollarımızı bastığında, askerlerimizi şehit ettiğinde Türkiye ne yapmıştır?
Kerkük’te tapu dairesi Kürtler tarafından basılarak, Türkmen nüfusun tapu bilgilerinin bulunduğu dosyalar sokaklarda Hıdrellez ateşinde yakılır gibi sevinç nârâlarıyla yakılıp üzerinden Peşmergeler atladığında Türkiye ne yapmıştır?
Yakınlarda düşen uçağımızla ilgili Türkiye ne yapmıştır, kendi içinde birbiriyle çelişkili açıklamalardan başka?
Daha geçen hafta Irak Hükümeti sözcüsü “Türkiye’yi hava sahası ve sınır ihlalleri konusunda uyarıyoruz” dediğinde Türkiye ne yaptı?
Bu günlerde kuzey Suriye’de belli ki özerklikle başlayacak yeni bir ‘Kürt Devleti’ kurulma sürecine giriliyor ve daha şimdiden Kobani, Afrin, Derikathamko ve Amude gibi yerleşim birimlerinde gücü eline geçiren PYD’nin gönderlere PKK bayrağı asması karşısında Türkiye ne yaptı?
Mardin’in hemen yanı başında ‘Kamışlı’ kasabasını ele geçirmek istediğini söyleyen ve bunun mücâdelesini veren PYD’ye Türkiye nasıl cevap verdi?
* * * * *
Sokak ortasında mahallenin çocukları tarafından kovalanan ve delicesine koşan bir köpeğe “nereye kadar kaçacaksın?” diye sorar bir diğer köpek. Köpek can havliyle koşmaya devam ederken bir yandan da cevap verir:
“Mahallenin piçleri yorulana kadar”.
* * * * *
‘Dev câmiler’ yapmakla meşgûl Türkiye, güney sınırlarına ekilen ve bugüne kadar yaşadığımızın kat be kat üzerinde güçlü bir potansiyele sâhip bir terör karşısında çok daha zor zamanlara gebedir.
Evet, aktif dışpolitika cesâreti kulağa hoş geliyor.
Fakat, cesâretin yanında muhakkak aklı dolu olması gereken bir tarafı da yok mu aktif dışpolitikanın?
Esad devrilsin ve Suriye’de zulüm bitsin, mezhepçi diktatörlük bitsin.. Kardeş Suriye halkı huzura kavuşsun. Evet, gerçekten de öyle olsun ve bunu istemeyenin gözü çıksın. Esad’ın ve bütün diktatörlerin de cehenneme kadar yolları var!..
Ya sonrası?!
Sonrasındaki gelişmeler karşısında Türkiye ne yapacak?
Irak’ın hemen yanında Suriye sınırlarına yerleşecek olan potansiyel terör karşısında Türkiye ne yapacak?
Masaya yumruğunu vurabilecek mi?
Pek mümkün görünmüyor!
Öyleyse bu hükümet ne yapıyor?
PKK ile masaya oturulan Oslo anlaşmasıyla alâkalı “benim talimatım” diyen Başbakan, Suriye’nin kuzeyinde Esad sonrası kurulacak Kürt devleti için de “talimatı ben verdim” mi diyecek?!
Ve biz bunun adına “derin strateji” mi diyeceğiz?
Davut’un oğulları Davutoğlu’na saldırıyor diye gözümüz kapalı, kulaklarımız tıkalı mı olacak?
Not: Bu satırların yazıldığı sırada basına 'binlerce Kürt'ün Suriye'nin kuzeyindeki Kamışlı'ya doğru yürüdikleri ve "kamışlı'yı almaya gidiyoruz" dedikleri' haberi düştü.. Cep telefonuyla çekilen bu görüntüler yayınlandı..
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi