Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > ORTADOĞU’NUN KOLPAÇİNOSU

BİR KİTABIN İÇİNE SIĞMAYAN ORTADOĞU


VE ORTADOĞU’NUN KOLPAÇİNOSU



Dışişleri Bakanı Davutoğlu CNN Türk’te yaptığı bir konuşmada, “Suriye’de Türkiye’nin dediği oluyor, yakında tüm dünyada Türkiye’nin dediği olacak” dedi.


İki taraflı bir okuma mı yapmamız gerekiyor acaba?


Yani, “sabırlı olun, bu gördüklerinizin aslı astarı yok, Türkiye için hiçbir tehlike yok, her şey kontrolümüz altında” mı diyor Davutoğlu, yoksa, Suriye’nin kuzeyinde oluşan ve Kamışlı’yı başkent ilan eden Kürt özerk bölgesi, Suriye’de akan oluk oluk kan, Kürt liderlerin içine Türkiye’nin neredeyse üçte birini de alan Büyük Kürdistan beyanatları, BDP’lilerin Türkiye’de bir iç savaşı ‘istemedikleri’ ama Türkiye Kuzey Suriye’ye müdahale ederse ‘istemedikleri’ şeylerin muhtemel olduğunu ifade eden demeçleri, Şemdinli’de on iki gündür devam PKK saldırıları, Türk basınının  “PKK saldırıları püskürtüldü” demeçleri de mi Davutoğlu’nun ve AKP hükümetinin kontrolü altında?


Hangi vechesinden okuyacağız ve anlayacağız Davutoğlu’nun, “Suriye’de Türkiye’nin dediği oluyor, yakında tüm dünyada Türkiye’nin dediği olacak” cümlesini?


Hangi vechesinden anlarsanız anlayınız Davutoğlu’nun söylediklerinin dışpolitikada güven veren bir karşılığı yok?


Elinde yanan bir çakmak, ateşin etrafında oyun oynuyor Davutoğlu.


Oynadığı oyunun adı ‘Stratejik Derinlik’.


Yazdığı kitaba Ortadoğu’yu sığdırmaya çalışıyor, “Ben böyle yazdım, böyle olması gerekiyor” diyor.


Oldukça parlak bir akademik kariyere sahip olan Davutoğlu’nun Murphy Kanunları’nın bilmiyor olması imkansız.. Hayatının illa ki bir döneminde kıraat etmiştir.


Murphy Kanunlarından birisi şöyle der.:


“Siperlerinizi derin kazınız, fakat, yeterinden fazla derin kazarsanız da içinde kalırsınız”.


Korkarım ki, Davutoğlu’nun ve AKP hükümetinin Suriye politikaları kazdıkları derin siperlerin içinde kalmakla neticelenecek.


Çünkü, daha da önemli bir hariciye prensibini görmezden geliyorlar:


“Tezleriniz gücünüzle doğru orantılı olmalıdır”.


Davutoğlu’nun ‘Stratejik derinlik’ isimli kitabına uydurmaya çalıştığı Türkiye’nin tezleriyle dışpoltikadaki gücü arasındaki makas fazlaca açık. Türkiye’nin Ortadoğu’da Davutoğlu tarafından kazılan derin siperlerin içinde kalma ihtimali işte tam da bu sebeple kuvvetli.


Ortadoğu’daki sözde patronaj ile Akdeniz’in derinliklerine gömülen Türk askerî uçağı arasında ne kadar doğru orantı varsa, ‘Stratejik derinlik’ ile Ortadoğu arasında da o kadar orantı var.


Uçağınız düşürülecek, ve siz bu krizi yalnızca ve yalnızca ‘mugâlata’ ile savacaksınız, bütün iddialarınız havada kalacak, iddialarınızın hiç birini ispat edemeyeceksiniz, sözlerinizin hiç birinin ardında duramayacaksınız ve bu durumda hâlâ Ortadoğu’da bir ‘patronaj’dan söz edeceksiniz.


Kamışlı’ya yürüyen PKK’lılarla alâkalı Suriye’ye ‘rahatsızlığınızı’ bildirmekle iktifâ edeceksiniz ve “her şey kontrolümüz altında” diyeceksiniz. 


Yıllarca varlığı reddedilen, küçümsenen Kuzey Irak hükümeti Kandil’e yapılan askerî operasyonlarla ilgili Türk uçaklarının hava sahasını ihlâl ettiği gerekçesiyle Türkiye’ye ‘nota verecek’ ama “Ortadoğu’da Türkiye’nin dediği oluyor” diyeceksiniz.


Bir yandan Halep’teki Türk varlığından haberiniz olmayacak veya görmezden geleceksiniz, diğer yandan Kerkük’e gideceksiniz ve Siz Kerkük’e gittiğinizde Irak parlamentosundan bir milletvekili “Davutoğlu bize bilgi vermeden Kerkük’e gitmiştir, tutuklanabilir” diyecek, elçiniz çağırılıp hesap sorulacak ve siz  hâlâ Ortadoğu’da dizayner olarak afili, fiyakalı gezeceksiniz.


Bütün bunlara Ortadoğu’nun bütün kargaları güler ve size ‘patron’ değil, ancak ‘Ortadoğu’nun kolpaçinosu’ derler.




Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS