Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > Taraf Gazetesi Muhabirinin Suriyeli Kürt Ali Şükrü Kurt’a söylemedikleri…

Taraf Gazetesi Muhabirinin Suriyeli Kürt Ali Şükrü Kurt’a söylemedikleri…


 


Geçtiğimiz hafta Taraf Gazetesi’nden Hikmet Durgun’un Kamışlı’da yaptığı sokak röportajlarından birinde isminin Şükrü Ali Kurt olduğunu söyleyen bir vatandaş, Esed’e tepkisini ifade ederken: “O bizlere hep asimilasyon politikası uyguluyordu, bize yapmadığı kalkmadı. Günlerce işkence görenlerimiz oldu. Kimlik dahi verilmezdi bize. Bir devlet kurumunda işlemlerimizi yaptırabilmek için mutlaka rüşvet vermek zorundaydık. Devlet kurumlarında iyi noktalara gelen bir Kürt bulamazdınız burada” demiş…


Bahsettiği ülke: Suriye.


Bahsettiği rejim: Diktatörlük.


Bahsettiği Diktatör: Baba-Oğul Esad.


Suriyeli Kürt’ün şikâyetleri günlerce işkence, asimilasyon, rüşvet ve Kürtlere uygulanan bürokratik engeller…


Suriyeli Kürt Şükrü Ali Kurt’a, “Türkiye’ye gel, bunların hiç birisi Kürt vatandaşlarımız uygulanmıyor” diyememiştir tabii Taraf Gazetesi muhabiri.


Türkiye’de yaşayan her bir Kürt vatandaşın kimliği vardır, olmayanlar ise bölgedeki feodal yapıyla alakalıdır. Türkiye’de Boşnakların, Arnavutların, Çerkezlerin, Rumların, Musevilerin, Gürcülerin, Ermenilerin, Arapların sahip olduğu kimliklerle Türklerin sahip olduğu kimlikler ve bu vatandaşların kimlikleriyle devletten aldıkları ya da alamadıkları hizmetler arasında bir fark yoktur.


Kürt vatandaşları, Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin en yüksek merciinden en alttaki hiyerarşik birimine kadar hiçbir devlet kapısında işlerini görebilmek için rüşvet vermek zorunda kalmazlar


Kürt vatandaşları, Türkiye’de  apartman yöneticiliğinden muhtarlığa, belediye meclis üyeliğinden belediye başkanlığına, kaymakamlıktan valiliğe, polislikten emniyet müdürlüğüne, öğretmenlikten il millî eğitim müdürlüğüne, daire başkanlığından genel müdürlüğe, müsteşarlıktan milletvekilliğine, bakanlıktan başbakanlığa, meclis başkanlığından cumhurbaşkanlığına ve hatta kuvvet komutanlıklarına ve genelkurmay başkanlığına kadar Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin her bir bürokratik kapısının Kürtlere en az Türkler kadar ve hatta onlardan fazlaca ardına kadar açıktır.


İşkence meselesinde, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ‘müesses nizamı’nın kendi güç ve varlığını tehlikede gördüğünde, Kürt-Türk-Boşnak, Çerkes-solcu-ülkücü- ayrımı yapmaksızın işkence yapmıştır, hukuksuz yıllarca hapishanelere tıkmış, hukuksuz idamlar gerçekleştirmiş, işkenceyi Kürtlere Kürt oldukları  için değil, müesses nizamı tehtid altında gördükleri için diğer bütün unsurlarla birlikte yapılmıştır. “Diyarbakır cezaevinde ne olduysa fazlası Mamak Cezaevinde olmuştur”.


Kürtçe konuşmak, Kürtçe gazete çıkarmak, Kürtçe okul açmak, Kürtçe televizyon kurmak, Kürtçe müzik yapmak serbesttir. Kürtler, Türkiye Cumhuriyet’inin her bir karış toprağında Türklerin sahip olduğu her hakka ve hukuka sahiptirler.     


Suriyeli Kürt Şükrü Ali Kurt kardeşim, bütün bunlara sahip olmak istiyorsan Türkiye’ye gel, geldiğin yerde sana Kürtlerden evvel Türkler sahip çıkacaktır, sana ev, aş, iş vereceklerdir, seninle komşuluk edecekler, seninle aşını, sevgisini, neşesini, acısını paylaşacaklar, acını acıları bileceklerdir.  


Türkiye’de olan budur Kürt kardeşim, şehir şehir, kasaba kasaba, köy köy, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev, hâne hâne bu ülkeye şehit ceazeleri gelmiş ama bir tek Türk ailesi, bir tek şehit ailesi Kürt komşusuna kaşını kaldırmamıştır. Şehitler sıra sıra, kervan kâfile musallaya dizildiklerinde bile acıları göğe sığmadığında bile, feryadları göğü inlettiğinde bile, gözyaşları sular seller gibi aktığında bile, terör örgütüne olan nefretleri ateş olup yüreklerine çöreklendiğinde bile bir tek Kürt komşusunu incitmemiştir bu ülkenin Türkleri.


Bu ülkenin Türk öğretmenleri, arkadaşları dağlara kaçırılıp işkence ile öldürüldüğünde bile bir tek Kürt talebesinden gözlerini kaçırmamıştır, onu üzmemiştir. Kaçırılarak dağlarda öldürülen Türk imamların bir tanesi bile “cemaat-i müslimin” olarak gördükleri cami cemaatini Türk-Kürt diye ayırmamıştır.


Bu ülkenin bir tek Türk tüccarı bile “sen Kürtsün senden mal almam da satmam da” dememiştir.


Bu ülkenin bir tek ama bir tek Türk çocuğu bile sokakta “Sen Kürtsün, bugün sekiz şehidimiz var,  seninle oynamam” dememiştir, demeyecektir de. Çünkü onların Türk anne ve babaları çocuklarını  Tür-Kürt ayırımı  yapacak bir iklimde büyütmemişlerdir, büyütmeyeceklerdir.


Bu ülkenin bir tek kız evlâdı ve bir tek erkek evlâdı, “sen Kürtsün” diyerek aşkın önüne engel koymamıştır.  


Eğer, gencecik askerimize, polisimize, öğretmenimize, mühendisimize kurşun sıkmayacaksan, kurşun sıkanlarla birlikte olmayacaksan, şehirlerde mâsum vatandaşlarımızın bulunduğu otobüslere molotof  kokteyli atan eşkıya ile arana mesafe koymayacaksan ve bizimle birlikte onları telin edeceksen, bizimle birlikte şehit cenazelerinde saf tutup göz yaşı dökeceksen, acılarımızı paylaşacaksan, sevincimizde bizimle birlikte olacaksan gel, bizim  ülkemize Türkiye’ye gel, biz seninle işimizi, aşımızı, yurdumuzu paylaşırız dememiştir taraf Gazetesi Muhabiri Suriyeli Kürt kardeşimiz Ali Şükrü Kurt’a…


Yalnız Taraf Gazetesi muhabiri mi?


Kandile tur düzenleyen gazeteler, Kandil’e gidip katiller sürüsünün elebaşı Karayılan’dan “barış adamı” portresi çıkarmaya çalışan ve arlanmadan, hicap etmeden, yüzü kızarmadan, hiçbir ahlaki endişe duymadan, insanlığından utanmadan, bu ülke vatandaşlığından utanmadan, bu ülkede yediği her bir lokma boğazına dizilmeden, binlerce şehidin  aziz ruhu muazzep olur diye endişe etmeden, o şehitlerin aileleri üzülür kaygısı duymadan  bütün bu ihanetleri kamuoyuyla paylaşan Avni Özgürel gibi sözüm ona aydınların(!) sütunlarında bunları okudunuz mu hiç?


Okuyamazsınız..


Çünkü, bu ülkenin “aydın ihaneti” bitmez.  “Bu ülke yaşanmaz diyenler, bu ülkeyi asıl yaşanmaz hâle getirenler” olmuştur hep. Koyunlarında hep ihanet beslemişlerdir. Dün ‘çağdaşlık’ adı altında bu ülkenin mukaddeslerine saldırıyorlardı, bugün ‘demokrasi’ diyerek bu ülkenin bütünlüğünü ve bağımsızlığını dinamitliyorlar.

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS