Kutsal irade…
Sadi Somuncuoğlu’nun “kutsal irade”ye karşı çıkıp Cumhurbaşkanı aday olmasının ardından, TBMM bahçesinde korumalarının dayak yemesiyle başlayan süreçte, “cumhurbaşkanlığına aday çıkaracak mısınız?” sorusuna cevaben ne buyurmuştu o “kutsal irade”, “Biz böyle bir talimat almadık”..
Ülkücü Hareket o “kutsal irade”ye “sen nereden talimat alıyorsun?” diye sormamıştı.
On yıldır Ülkücü Hareketin bu “kutsal irade”nin yapıp ettiklerinden, yapmadıklarından sual olunamıyor, çünkü hikmetinden sual olunamıyor.. Çünkü hikmetinden sual etmeyecek bir kadroyu her zaman yanında bulabiliyor.
Şimdi bu süreçte de Cumhurbaşkanlığına kendisini layık görmüyor. Türk Siyasi hayatının en köklü partisinin Genel Başkanı kendisini cumhurbaşkanlığına layık görmüyor.
Ve bu sözleriyle oturduğu koltuğun üzerinde bir işgalci durumuna düştüğünün farkında değil. Ya da farkında ve bütün bunları vazife icabı yapıyor, kimse de bu vazife ne vazifesi, sizi kim vazifeli kılıyor diye sormuyor partinin içerisinde. “
Çünkü hepsi kendi konumlarını muhafaza peşinde ve gayretinde..
Ülkücü Hareket hikmetinden sual edilemeyen bir “kutsal irade”ye teslim olmuş durumda..
Bir “değişim” temasıyla kongreye giden MHP’de bahse konu “değişim talebi” partinin masaları, koltukları veya diğer demirbaşları değildi şüphesiz, bahse konu “değişim talebi” on yıldır Ülkücü Hareketi başarısızlığa ve atalete ve iktidara payandalığa teslim eden bir liyakatsiz Genel Merkez yönetimi ve Genel Başkanıydı.
On yıldır hareketi babalarının çiftliği gibi yöneten bir anlayışaydı.
Ülkücülerin başını öne eğdiren ve hesabı da sorulmayan, arkası kovalanmayan, hukuki zeminlerde arkası takip edilemeyen bir skandalın yuvalandığı bir ehliyetsizliğeydi.
Bu bahse konu “değişim talebi” de bu kafalar tarafından “onursuzlukla” itham edildi.
Onurlu kafaların geldiği nokta kendilerini cumhurbaşkanlığına layık görmemek.
Siyasi alanda ortalığı iktidara bırakan, cumhurbaşkanlığı gibi bir temsil makamına da kendisini layık görmedi.
El-hak doğrudur!
O zaman sormak gerekir,” MHP Genel Başkanlığı makamındaki liyakatinizi nereden alıyorsunuz?”
O zaman sormak gerekir; “Kendisini cumhurbaşkanlığına layık görmeyen birisinin yanında ne arıyorsunuz ey anlı şanlı Ülkücüler”
Artık, Sayın Devlet Bahçeli’nin MHP Genel Başkanı olduğu o “karmaşık” yapıya hizmet etmek zuldür vebaldir. Onun orada kalmasını sağlayanların omzundadır bu zûl ve vebal.
O değirmene su taşımak ve o değirmenin ülkücüleri ve ideallerini ve fikirlerini ve mazisini ezmesine imkan vermek, ülkücüler için bir zûldür ve vebaldir.
Artık galiba Onu eleştirmek bile onun değirmenine su taşımak anlamına gelmektedir.
Ülkücülerin omzuna yüklenen vazife, hareketi o “kutsal irade”den kurtarmaktır.
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi