Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > APO’nun paltosundan çıkanlar…

APO’nun paltosundan çıkanlar…


Twitter’da Sırrı Sakık’ın, Bahçeli için, "Elinde iple dolaşıp Öcalan'ı as diyen Bahçeli, sen bu saatten sonra assan assan Sayın Öcalan'ın paltosunu vestiyere asarsın"  şeklindeki ifadesini okuyunca pek bilindik bir metafor olan ‘Gogol’un Paltosu’nu düşündüm…


‘Gogol’un Paltosu’ndan çıkanlarla ‘Apo’nun Paltosu’ndan çıkanları mukayese etmeyi denedim, baktım ki mukayesesi mümkün olmuyor.


‘Gogol’un Paltosu’ndan kelimeler dökülüyor, her birisi birbirinden güzel kelimeler.


‘Apo’nun Paltosu’ndan ise yalnızca kan ve o kanın müsebbipleri  dökülüyor.


Sakık, bir zamanlar bir semt ocak başkanımıza bir söylemeğe cesaret edemediklerini bu gün Twitter’da MHP’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye söyleyebiliyor.


Sakık’ın buna cesaret edebiliyor olması şüphesiz iki taraflı bir realitenin ürünü.


Realitenin bir tarafında Sakık’ın ve temsil ettiği ihânetin nasıl bir psikolojik rahatlık ve hatta üstünlüğe kavuştuğu var.


Diğer tarafında ise MHP’nin bu süreçte nasıl silikleştiğinin ve ne düşündüğünün öneminin yok olması realitesi var.


Sakık'tan, "Apo’nun Paltosu’nu ancak vestiyere asabileceği" şeklinde bir racon yiyen devlet Bahçeli’nin dün verdiği, “Henüz son sözümüzü söylemedik” beyânatı çok sakil duruyor bu sebeple. Söyleyeceği son sözün ne zaman, nerede ve hangi işe yarayacağının stratejik hesabını yaparak böyle bir cümle sarf ettiğine dair sicilli pek de parlak olmayan Devlet  Bahçeli’nin bahse konu ‘son sözü’ yine önüne konulan bir yazılı metnin ‘Salı günü çıkışı’ olarak anlamsızlaşacaktır.


* * * * * *


‘Apo’nun Paltosu’ndan çıkanlar Sakık ve Bahçeli arasındaki muhtemel ‘vestiyer polemiği’nden ibâret değil elbette.  


‘Apo’nun Paltosu’ndan ve müzâkerecilerin zabıtlarından bölünmüş bir Türkiye’nin planları ve planlayıcıları çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, bin yıllık bir kardeşlik hukukunun ve bir arada yaşama irâdesinin içine konulan patlayıcılar ve patlatıcılar çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, Türk kavramı ile Türk milletine aidiyetleriyle ilgili birikmiş kompleksler ve hesaplaşmaların alenî ve küstah imzaları çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, ve mektuplarından TBMM ile PKK’yı eşit bir statüye kavuşturma gayretleri karşısında karanlık bir sessizliğe kavuşmuş Türkiye çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, sızan kanla birlikte, çözüm ve barış adı altında birbirinden koparılan iki kardeş toplum çıkıyor. Türk’ün ve Kürt’ün bin yıldır aklına gelmeyen bir fitne kazanının altına yakılan ve her gün daha da güçlendirilen bir ateş çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, bir lacivert takım elbise ve kravat ile Ankara yolu çıkıyor ve tabii Ankara’daki karşılama töreninde sıraya girmek için bekleyen bir ihanet taburunun bir kısmı net diğer kısmı flû portreleri çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, on yıllık duble yol iktidarı AKP’nin Türkiye’yi nasıl bir mayınlı araziye dönüştürebileceğinin gecikmiş argümanları çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, binlerce yıllık devlet geleneği olan ve Osmanlı İmparatorluğunun devamı Türkiye Cumhuriyeti devletinin dağdaki üç-beş çakala, üç-beş sırtlana ve onların İmralı’daki elebaşlarına teslim oluşu çıkıyor, bir yılı aşkın bir zamandır örgütün elinden kurtaramadığı asker-polis ve kaymakamını İmralı’nın himmetiyle ve rezil bir fotograf eşliğinde ‘özlenen tablo’ olarak Türk milletine sunan Türk komleksli medya çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, millî dinamikleri örselenmiş, dibâcesinin altı oyulan bir Türkiye çıkıyor.


‘Apo’nun Paltosu’ndan, Ortadoğu’da büyük Türkiye çıkaracağını iddia edenlerin kendi sınırları içinde ufalışları çıkıyor.


* * * * *


‘Apo’nun Paltosu’ndan daha çok ihanet portresi ve projesi çıkacak ve işin vahim tarafı bu projelerin uygulayıcılarının bizzat Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve bürokrasisinin olması ve bunların ‘İmralı postası’ gibi çalışması.


Daha evvel bir soru sormuştuk, “Türkler neredeler?” diye..


Tekrarlayalım bu soruyu:


“Türkler neredeler?”.


    


    


    

Yorumlar

AHMET SAİT ATALAY

abi neyse ne hep hazır hep buradayım ölümden öte köy yok şerefsizce yaşamaktansa toprağın altında şerefli yatarız

ibrahim tamer

Değerli ülküdaşım, eski ülkücüler olarak çıkardığımız çamlıca vadisi gazetesinde de kaleminizden istifade etmek isteriz. Sitemize bekleriz: www.camlicavadisi.com
ALLAH'a emanet olunuz

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS