Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > Kürtlerin âkıbeti…

Kürtlerin âkıbeti…



Genelkurmay Başkanlığı,  18 Temmuz 201 tarihinde “Suriye’nin Rasuluayn kasabasının terör örgütü PKK’nın Suriye kolu PYD’nin eline geçtiğini” açıkladı.


29 Temmuz 2013 tarihinde PYD lideri Salih Müslim Ahmet Davutoğlu’nun özel davetiyle Türkiye’ye geldi, Dışişlerinin yetkilileri ve MİT müsteşarı Hakan Fidan ile üç gün süren görüşmeler yaptı.


‘PYD’yi terör örgütü PKK’nın Suriye kolu’ olarak tanımlayan Genelkurmay Başkanlığı, o örgütün lideri Salih Müslim’i özel bir dâvetle İstanbul’da ağırlayan ise Hükümetin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu. 


Ülkenin en önemli iki kurumunun PKK ve PYD’ye bakış açıları arasında bu kadar ciddi bir fark bulunuyorsa eğer, Türkiye’nin güvenlik algısında da ciddi problemler var demektir.


Her iki halde de Genelkurmayın  ‘terör ve tehdit algısı’yla Hükümetin ‘terör ve tehdit algısı’ arasındaki bu hayatî fark, günden güne Ortadoğu denen cehennemin içine itilen, çekilen ve savrulan Türkiye’nin ateşle oynadığının resmidir. 


Osmanlı sonrasında, cetvelle çizilmiş sınırları ve hanedan kırıklarından oluşan yönetimleriyle kulaklarına İngilizlerin fısıldadığı isimleri konulan, BM’de temsil edilen, bağımsız bir devletmiş gibi protokol muâmelesi gören Ortadoğu’nun pek çok ülkesi gibi Suriye ve Irak da uzun yıllardır oynadıkları bu devletçilik oyununun sonuna gelmiş gibi görünüyor.


“Hele bir himmet ile bağımsız olalım, zamanla devlet oluruz” demekle devlet olunamayacağının tarihi Ortadoğu’da yazılıyor.


Yüzyılın başından bu yana başlarında, Batının sömürdüğü petrolden artan milyar dolarlarla insanlıktan çıkan diktatörler ile yaşayan Ortadoğu devletleri ve halkları Batının garsoniyerlerinde doğan devletler olmaktan çıkıp, rüşd ispatlama savaşına yüzyıl gecikmeyle niyetleniyorlar.


Özellikle Mısır’da olanlar, geniş halk kitlelerinin ve uzun yılların mücâdelesine sahip Müslüman Kardeşler gibi ekollerin, misyonerlikten sonra artık devleti yönetme talepleri meseleyi dikta rejimi ve ona muhalefet eden marjinal bir grup olmaktan çıkarıp ülkeyi tam ortadan ikiye bölen bir siyâsî kavgaya dönüşüyor, kanlı bir kavgaya.


Adeviye  Meydan’ında özgürlük ve siyâsî irâdeye saygı isteyen ve Tahrir Meydanı’nda toplanıp dikta rejiminin yani statükonun devâmından yana olan büyük kalabalıklar aynı milletin insanları olarak kanlı bir iç savaşın arafesinde birbirlerine karşı kılıçlarını biliyorlar. O kılıçlardan ne kadar çok kardeş kanı akacağının hesâbını ise her zamanki gibi Amerika, Batı ve Finans Kapital yapıyor. Meydanlara düşen hisse ise yine her zamanki gibi trajik ölümler…


Irak ve Suriye ise aslanlardan artan bir et parçasını arsızca  çekiştiren çakalların, sırtlanların savaş meydanı.


Topraklarının altındaki petrolün şımarttığı  bölgede Osmanlı yıkılmaya devam ediyor, ‘80’li yıllarda “Osmanlı bizi yüzyıllarca sömürdü” diyen Zeki Yamânî’nin ve bölgedeki hânedan artıklarının kendi ülkelerine ve milletlerine ihânetleri de devam ediyor Petrolden evvel sâhip oldukları üç-beş tane devenin hesabını Osmanlı’ya soranlar da bedel ödemeye devam ediyorlar.


Ortadoğu’daki ateşe odun atan ve Körfez Savaşı’ndan bu yana bölgede oluşan dengelerin içinden yağ çıkarmaya çalışan bir grup da Kürtler.


PKK’nın Irak ve Suriye’deki kolları, son dönemde bölgede oluşan parçalı dengeler arasında kendilerine yer bulma gayretindeler, uluslararası güç dengelerinin ve odaklarının kucağında büyütülen PKK Ortadoğu’daki  uzantıları, yüzyılın başındaki devletçikler gibi kendilerine ait olacağını sandıkları bir devletin hayaliyle taşkın heyecanlarını yaşıyorlar.


Devlet olmayı kâğıt üzerinde yazılıp çizilen bir anlaşma metni sananların yeni bir yanılgısını da şimdi tekrar Kürtler yaşıyorlar.


Devlet olmanın yalnızca siyâset değil daha çok bir medeniyet meselesi olduğunu anladıklarında başlarına gelecek olan Ermenilerden farklı olmayacak ve bu ülkeye pasaportla girmek zorunda kalacaklar. Türklerden olumlu ya da olumsuz zerre-i miskal bir ayrı muamele görmeden yaşadıkları bu topraklara bakıp iç geçirecekler.


Şu ânda cesâret devşirdikleri iki unsur, Ortadoğu’daki güç sâhiplerinin denklemleri arasında kendilerine biçilen bir muvakkat değer ve AKP hükümetinin terör konusunda ve dış politikasındaki sefilliktir. Bölgede Osmanlı misyonuna sâhip olmak, Türk’ü tasfiye etmek demek değildir. Türk’ün tasfiye edilebildiği Ortadoğu coğrafyası ne Araplara, ne Kürtlere ne de diğerlerine vatan olur.











     



  









Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS