
Bir ‘sefil yalnızlık’ fotografı…
Yeni mottomuz bu, ‘değerli yalnızlık’.
Kulağa hoş geliyor doğrusu, pek afili bir lâkırdı gibi duruyor.
Lâkin ‘değerli yalnzılık’ kavramının, Türk dış politikasını stratejiden yoksun, başında kavak yelleri esen bir gençlik zamanının hislerine ve ideolojisinin kırıntılarına mahkûm eden bir kadronun zihninden sâdır olduğunu görünce, yan yana gelen bu iki güzel kelimenin ortaya koyduğu o güzel tedâilerin tamâmı uçup gidiveriyor zihninizden, yerini ise on yılın sonunda varılan bir ‘sefil yalnızlık’ fotografı alıyor.
Şâşâlı kürsü günlerinin, alkışların sarhoş etiği sekerât yıllarının, kalabalıkların cûş u hûrûşa erdirdiği gururlu balkon konuşmalarının, dikensiz gül bahçesi hazırlayan medya dalkavukluğunun sonunda varılan ‘güç şehveti’yle temelsiz ve hesapsız bir Ortadoğu ve Arap dünyası liderliği fiyaskosuyla ortaya çıkan bir yalnızlık.
Halkaları on yıl içinde oluşan müteselsil bir yalnızlık zinciri bu aslında.
Servetinin kaynağı olarak ‘oğlunun sünnetinde takılan altınları gösteren’ bir ‘pervâsız yalnızlık’ bu.
Otuz yedi vatandaşımızın öldüğü tren kazasından sonra, “Lokomotifin direksiyonunda ben mi vardım kardeşim, neden istifa edeyim” diyen ‘sorumsuz bir yalnızlık’ bu.
“Ne olacak bu çiftçinin hâli, anamız ağladı?” diye soran bir çiftçiye, “ananı da al git” diyen ‘kaba saba bir yanızlık’ bu.
“Şehit cenâzesi görmek istemiyoruz” diyen bir vatandaşa, “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir canım kardeşim” diyen ‘patavatsız bir yalznılık’ bu.
“Rabbime sordum Clevland dedi” diyen ‘görgüsüz bir yalnzılık’ bu.
Zonguldak’ta meydana gelen maden kazasında can verenler için, “Kader, acı çekmediler, güzel öldüler” diyen ‘zavallı bir yalnızlık’ bu.
On iki askerimizin şehit düştüğü Dağlıca’daki PKK baskınında sonra “Sayıca çok fazlaydılar ve ağır silahları vardı’ diyen ‘çâresiz bir yalnılzık’ bu.
“Sayın Öcalan aldığı kellelerin hesabını veriyor” diyerek on binlerce insanın ölümünden sorumlu bir câniye “Sayın”, o câninin ve örgütünün ekin gibi biçtiği şehitlerimize “Kelle” diyen ‘gâfil bir yalnızlık’ bu.
Askerlerimizin PKK tarafından şehit edildiği günden bir gün evvel yeğeni dağda ölü olarak ele geçirilen ve “Birkaç Mehmet şehit oldu diye Meclis'i toplamayız” diyerek şuuraltındakini açığa vuran ‘iki yüzlü bir yalnızlık’ bu.
Şırnak’ta on askerimizin şehit edilmesinden sonra, şehit haberlerinin medyada yer almaması gerektiğini düşünüp, “Genel yayın müdürlerinin hepsine söyledik ama dinlemediler” diyen ‘ölçüsüz bir yalnızlık’ bu.
Afyon’da meydana patlayan cephânelikte hayatını kaybeden yirmi beş askerimizin ölümünden sonra, “Burası bir cephanelik, zaman zaman olabiliyor böyle kazalar. Pakistan’da, Hindistan’da da oldu. Acı bir hadise, bir kaza neticesinde olan bir husus, ben kaza olduğuna mutmâinim” diyen ‘mutmâin bir yalnızlık’ bu.
“PKK ile görüşen şerefsizidir” dediği günlerden sonra PKKile görüşmeleri bizzat kendisi söyleyen ‘münkir bir yalnızlıktır’ bu.
“Dağa çıkışlar eskiye oranla daha nitelikli bir hâl aldı” diyen ‘orantısız bir yalnızlık’ bu.
Önce racon kesip Perez’e “one minute” diyen ve ardından “ben onu moderatöre söyledim” diyerek geri adım atan “asılsız bir yalnızlık” bu.
“Mısır’daki darbenin arkasında İsrail var” diyen ve hemen ardından, “Başbakan onu derken İsrail’i kast etmedi, o genel bir söz” diye te’vil edilen ‘korkak bir yalnızlık’ bu.
Mısırdaki olaylar sebebiyle parti teşkilatına, “müzikli eğlenceler yapmayın” tâlimatı veren ama yirmi dört askerimizin şehit olduğu gün Shereton’da düğün yapan ‘çelişkili bir yalnızlık’ bu.
“Hatay’daki patlamalarda ölen vatandaşlarımızın hepsi sünniydi” diyen ‘bölücü bir yalnızlık’ bu.
Cuma hutbelerinde mazlum milletlere okunan dualarda bile Türk’ü unutan ‘günah bir yalnızlık’ bu…
* * * *
“Değerli yalnızlık’ dış politikada ‘tercih edilen’ bir stratejidir, ‘mâruz kalınan’ bir durum değil, Türkiye’nin yalnızlığı tam bir ‘mâruz kalma’ durumudur. ‘Komşularla sıfır sorun’ adı altında üniversite amfilerinden Ortadoğu gibi bir uluslararası politikanın çıkarlar gayyası bir coğrafyaya uygulanmaya çalışılan ‘derin strateji’nin iflâsından sonra ‘mukadder bir yalnızlık’ bu.
İstediğiniz kadar cilâlayınız bu yalnızlıktan bir değer üretemezsiniz, bu yalnızlıktan sâdır olacak tek şey on yılınızın sefâletidir…
vahiy insan şehir revelation ahlâk etik ethica nüzhet yalan estetik metafizik ebrah doğu batı fıtrat creation yaratılış iyilik kötülük dürüstlük eşref-i mahlûkat kişilik asâlet cesâret vefâ sadâkat ihânet yalan immoralist mitoloji belh’um adâl aere perennius antere genetik şuur terbiye muâşeret muâşaka muvâsalat firâk zarâfet letâfet ferâset panteon rolyef fresk heykel portre gravür ideal ülkü ülkücü kerbelâ aşk keşke cennet cehennem araf âdem havva hâbil kâbil elma haz hayâ hicap gurur hürriyet adâlet musâvat agnostic akıl dacret locig analytical antiq aristokrasi kûrûn-i vustâ giyotin hakikat hikmet paradox dialectic tenkit stoa akademia logos logos spermaticos felâsife gelenek hermeneutic semantic hint upanişad mutezile ihvân-ı safa ilk neden iskenderiye okulu medinetü’l fâzıla hürriyet kölelik rönesans ütopya rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed kur’ân endülüs ibn-i rüşd aristotales şeyh gâlip farâbi platon sokrat marcus aurelius galile mimar sinan kirkedard farabi ibn-i sina ibn-i hâldun kafka taşköprülüzâde gazâli musa cârullah şemseddin sâmi frasheri bergson enver paşa muhammed ikbal hayyam mehmet âkif yâkup cemil şems ibn-i haldun mevlâna ali şeriâti fuzulî ebu’l âlâ el maarrî ahmet mithat efendi cemil meriç nâmık kemal ahmed hamdi tanpınar kemal tahir yahya kemal cahid zarifoğlu dostoyevski tolstoy knut hamsun nietzsche oğuz atay gogol albert camus descartes herman hesse puşkin halil cibran kaşgarlı mahmut tevfik fikret cenap şehabettin neyzen tevfik motzart bach mahler tarkovski suç ve cezâ anna karenina madonna prag istanbul çocuk kalbi sn. petersburg soljenitsin marks kant heraklit hegel el-hamra endülüs kâmus u türkî redhouse wagner kâmus u okyanus lugat-i fransevî iliria shqip meydan larusse şakâyık-ı nûmâniye mevzuâtü’l ulûm abdülkadir merâgi ıtrî muhammed esed michelangelo van gogh cezanne rembrand monet hoca ali rıza ulysess gaze eleni karaindrou sezen aksu golha farid farjad osman hamdi