Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > Bir ihânetin fotoğrafı: ‘İMRALI HÂTIᴙASI’

Bir ihânetin fotoğrafı: ‘İMRALI HÂTIASI’


Birkaç gün sonra Kurban Bayramını idrâk edecek ülke…


Bir duayla sâlihlerden bir oğul olarak uslu, teslim olmuş, itaat etmiş bir oğul olarak gelen İsmail, müjdelense de, bir duayla gelse de, uslu da olsa, itaat etse de, teslim de olsa bir oğuldu, babasının oğluydu…


O da babasını bekleyecekti, babası gelince gülecek, boynuna atlamak isteyecek, başını babasının göğsüne yaslayacak, koklayacak, öpecekti.. elinden tutacaktı sıkı sıkı.. ellerinden öpecekti.. bırakmak istemeyecekti hiç o eli.. babası bırakmasın isteyecekti hiç kendi elini.. sabah kalktığında ilk gördüğü simâ babasının simâsı olacaktı, onun gülüşünü görecekti her sabah.. gözlerini kapamadan, uykuya yenilmeden evvel her gece babasının yüzünü görecekti..  babası olduğu için korkmayacaktı hiçbir şeyden.. yalnız kalmayacaktı hiç.. hiçbir şey üzemeyecekti İsmail’i…


O babasına kurban olurdu.. O babasına fedâ olurdu.. O babasına canını verirdi, ömrünü verirdi, hep canını verecek gibi yaşardı.. O bu kararı içinden vermişti, babasına kurban olacaktı.. Bir an gelecek ve kendisini fedâ edecekti babasına.. Bununla hayatı anlam kazanacaktı…


Babasıyla birlikte gezmeye çıktıkları bir gün, babası “Bir rûya gördüm” dedi.. “Rûyamda seni boğazladığımı görüyorum, ne dersin?” dedi.


Eğdi gözlerini İsmail, “Emr’olunduğun şeyi yap” dedi. “İnşallah beni sabredenlerden bulursun”.



* * * * *


 


‘Bu ülke’nin, bu toprakların Mehmet’leri de eğdiler boyunlarını, kapadılar gözlerini ve hayatlarını ‘şehâdet’ ile anlamlandırdılar… Yıllarca kalleş pusularda düştüler toprağa, yıllarca kalleş mayınlarda paramparça oldular, her parçaları “vatan sağolsun” dedi…


Yalnız onlar mıydı “vatan sağolsun” diyen?


Doyasıya koklayamadan toprağa verdikleri oğullarının arkasından, doyasıya koklayamadan toprağa verdikleri babalarının arkasından, doyasıya koklayamadan toprağa verdikleri kardeşlerinin arkasından anneler, babalar, yetimler, kardeşler de “vatan  sağolsun” dediler…


Oğullarının mürüvvetlerini göremeden, oğullarından geriye evlerinin başköşesine asıp kıvanacakları bir düğün fotoğrafı yerine yalnızca bir gazete küpürü kalan anne babalar da “vatan sağolsun” dediler…


Babalarının vatan vazifesinden geri dönecekleri günü bekleyip sabırsız uykulara karışan yetimler de “vatan sağolsun” dediler...


Karınları burnunda askerine müjdesini vereceği evlât haberini veremeden, bayrağa sarılı şehit tabutunu selâmlayan ve düşmanı sevindirmemek için ağlamayı zûl sayan eşler de “vatan sağolsun” dediler..


Erlerinin ucunu yaktığı mektupları gözyaşlarıyla sulayan, kuracakları düğün dernek hayalleriyle tezkere için gün sayan nişanlılar da “vatan sağolsun” dediler…


Dedeler, nineler, amcalar, dayılar, teyzeler, halalar, sâdıçlar, kardeşten yakın arkadaşlar, komşular, komşuanneler, “vatan sağolsun” dediler…


Acılarını yüreklerine bastılar, “vatan sağolsun” dediler…


Anaları ağlayabildiği için bu ülkeye vatan dediler, oğulları şehît olduğunda “vatan sağolsun” dediler.. “Allah devlete zevâl vermesin” dediler…


Şimdi o devlet, binlerce vatan evlâdını hain pusularda şehîd eden, hain mayınlarda paramparça eden örgütün İmralı’daki lideriyle ‘hâtıra fotoğrafı’ çektirebilmeleri için PKK’nın TBMM bürosu personeli BDP milletvekillerine özel izin çıkartıyor; ‘kamuoyuyla paylaşmamaları’ kaydıyla.


Şehit ailelerinin o ‘ihanet fotoğrafı’nı görmemeleri için…


Sanıyorlar ki şehit aileleri o ‘ihânet fotoğrafı’yla tükenecekler…


Şimdi o devlet, BDP milletvekilleri için İmralı-Ankara-Kandil arasında bir ‘ihânet hattı’ kuruyor.


Şimdi o devlet vatan evlâtlarının şehit düştüğü o topraklarda açılan PKK mezarlıklarını seyrediyor, PKK’nın vatan evlâtlarının katillerini defnettikleri ‘ihânet çukuları’nı seyrediyor…


Şimdi o devlet, içeride terk ettiği güvenlik stratejilerinden sonra Suriye için TBMM’den ‘savaş tezkeresi’ çıkarıyor; milliyetçi partinin desteğiyle…


Şimdi o devlet, BDP milletvekillerinin  Apo ile çektirdiği ‘ihânet fotoğrafı’nı demokratikleşme pakedine kurdelâ olarak, bağlıyor…


Oysa devlet verdikçe onlar azacaklar,  devlet verdikçe onlar ihânetlerini besleyecekler, devlet verdikçe onlar daha çok kan dökmek için pusuda bekleyecekler…


İşte o zaman kim “vatan sağolsun” diyecek?























Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS