Telvin Hüsn-ü Hat Sahaf Şiir
Anasayfa > Adnan İslamoğulları > Ben sana kaymakam olamazsn demedim

Ben sana kaymakam olamazsn demedim


Başbakan, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde yaptığı konuşmanın ‘hukukî’ değil, ‘siyâsî’ olduğunu, Feyzioğlu’nun sırtındaki cübbeyi çıkararak siyaset meydanına inmesi gerektiğini söyledi. Başbakan’a göre Danıştay’ın kuruluş etkinliğinde günün anlam ve önemine binâen Feyzioğlu yalnızca ‘hukuk’ tan bahseden bir protokol konuşması yapmalıydı...
29 Ocak 2014’te Diyânet İşleri Başkanlığı, Haliç Kültür Merkezi’nde ‘Yüzyılın İslâm Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri’ etkinliği düzenledi. Bahse konu ödül gecesinin konusu İslam Ansiklopedisi, Hadislerle İslam, İstanbul Kadı Külliyâtı eserlerine katkıda bulunan ilim adamlarına ödüllerini vermekten ibâretti.  
Oysa Başbakan Erdoğan, Diyânet İşleri Başkanlığı’nın Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlediği ‘Yüzyılın İslâm Kültür Hizmeti Onur ve Hizmet Ödülleri’ töreninde yaptığı ‘uzun’ konuşmada, “Bu medeniyet yalancı peygamberleri, sahte velileri, içi boş alim müsveddelerini tarihin çöplüğüne mahkum etmiştir...” dedi. Diyânet İşleri Başkanlığı’nın kürsülerini emrine âmâde kıldığı Başbakan, Diyanetin kürsüsünü Diyanet İşleri Başkanı’nın gözleri önünde cemaat ile giriştiği politik savaşına zemin kıldı ve konuşmasında siyâsî mesajlar vererek Fethullah Gülen’e “içi boş âlim müsveddesi, sahte velî, yalancı peygamber” imâlarıyla yüklendi...


***


Başbakan, Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun, Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde yaptığı konuşmanın 1 saat sürmesini, devlet protokolünü hiçe saymak olarak niteledi ve Feyzioğlu’nu devlet protokolünden haberi olmamakla itham etti.
Aynı toplantının sonunda Başbakan Erdoğan, Cumhurbaşkanı henüz daha ayağa kalkmamışken ve kendisi ayağa kalkarak Cumhurbaşkanı’nın, Genelkurmay Başkanı’nın yanında avazı çıktığı kadar kürsüdeki konuşmacıya bağırarak devlet protokolünü ve en hafifinden adâb-ı müuâşeret kurallarını alt üst etti...


***


Başbakan, Barolar Birliği Başkanı Feyzioğlu’nun, Danıştay’ın 146. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde yaptığı konuşmanın “edepsizlik” olduğunu söyledi...
Başbakan Erdoğan, 11 Mayıs 2014 tarihinde Mersin’de bir çiftçiye “Ananı da al git”  demişti. Yine Başbakan, gazetecilere, “Sizi tasmalarınızdan kurtardık, nankörler”  diye hitap etmişti. Gençlere, “Çapulcular, Vandallar”, gösteri yapan bir kız öğrenci için,  “Kız mıdır kadın mıdır bilmem, panzere çıkmış”, Alevilere “Biliyorsunuz Alevi”  diyen de, şehitlere “Kelle” diyen ve bugün edepten bahseden de aynı Başbakandı. Bir kadın gazeteciye, “Ben de senin bacak aranı çeksem” diyen AKP milletvekili Zeyid Aslan’ın TBMM’de ettiği küfürleri yazmaya kalksak tefrika olur. 15 Nisan 2004 yılında 23 Nisan resepsiyonu davetiyelerine, davetlilerin eşlerinin isimlerinin yazılmamasının nedenini soran gazeteciye, “Bunun nedeni şeyini şeetiğimin şeyidir” demişti Bülent Arınç ve bu durum edep bahsinde değerlendirilmemişti Başbakan Erdoğan tarafından. 10 Kasım 2013’te Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, kendisini protesto eden bir vatandaşa “gavat”  dediğinde de bir edep sıkıntısı yaşamamıştı Başbakan... Âmâ bir vatandaşa, “Gözlerin görmediği halde sana iş vermişiz, daha ne istiyorsun” diyen de yine Başbakan’ın Sağlık Bakanı’ydı. Başbakan’ın ve AKP kadrolarının bu münâsebetsizlik ve edepsizlik listesinden hakikaten uzun bir tefrika çıkar...


***


Mesele Feyzioğlu’nun o kürsüde ne dediği, ne mesajlar verdiği, konuşma süresini istismâr etmesi, konuşmasının siyâsî içeriği değil. Mesele bu olsa bile bu meselenin hallinin yolu bir Başbakan’ın kenar mahalle sokağındaki bir tartışma uslûbuyla konuşmacıyı azarlaması değil.
Mesele devletin mehâbetinin ayaklar altında olması. Devletin mehâbetinin, artan bir dozla uslûpsuzlaşmasıyla, bayağılaşmasıyla zedelenmesi. Devletin mehâbetinin hak ile yeksân olması...
Bu ülkede siyâsî uslûptan, siyâsî edepten, siyâsî nezâketten, diplomasiden, centilmenlikten, vakardan en son bahsedecek birisi var ise onun da Başbakan’ın bizzat kendisi olduğu bir vâkıa iken, her kürsüde edep gibi kavramlar üzerinden muhasımlarına ayar vermeye çalışmasını bir trajedi olarak yaşıyor Türkiye. 
Başbakan’a yeni bir mağdûriyet alanı açan Feyzioğlu’na hak ettiği ödülü kim verir bilemeyiz ama artık iç kaldıran bir arabesk diziye dönüşen bu mağdûriyet serisi mide bulandırıyor...

Yorumlar

Güvenlik Kodu

vahiy  insan  şehir  revelation  ahlâk  etik  ethica  nüzhet yalan estetik  metafizik  ebrah doğu  batı  fıtrat  creation  yaratılış  iyilik  kötülük  dürüstlük  eşref-i mahlûkat  kişilik  asâlet  cesâret  vefâ  sadâkat  ihânet  yalan  immoralist  mitoloji  belh’um adâl  aere perennius  antere  genetik  şuur  terbiye  muâşeret  muâşaka  muvâsalat  firâk  zarâfet  letâfet  ferâset  panteon   rolyef  fresk  heykel  portre  gravür   ideal  ülkü  ülkücü   kerbelâ  aşk keşke  cennet  cehennem  araf  âdem  havva  hâbil  kâbil  elma  haz  hayâ  hicap  gurur  hürriyet  adâlet  musâvat  agnostic  akıl  dacret  locig  analytical  antiq  aristokrasi  kûrûn-i vustâ  giyotin  hakikat  hikmet  paradox  dialectic  tenkit  stoa  akademia  logos  logos spermaticos  felâsife  gelenek  hermeneutic  semantic  hint  upanişad  mutezile  ihvân-ı safa  ilk neden   iskenderiye okulu  medinetü’l fâzıla   hürriyet  kölelik  rönesans  ütopya  rethoric allah’ın kulu abdullah muhammed  kur’ân  endülüs ibn-i rüşd  aristotales  şeyh gâlip  farâbi  platon  sokrat   marcus aurelius  galile  mimar sinan  kirkedard  farabi  ibn-i sina   ibn-i hâldun  kafka  taşköprülüzâde  gazâli  musa cârullah  şemseddin sâmi frasheri  bergson  enver paşa  muhammed ikbal  hayyam  mehmet âkif  yâkup cemil  şems  ibn-i haldun  mevlâna  ali şeriâti  fuzulî  ebu’l âlâ el maarrî  ahmet mithat efendi  cemil meriç  nâmık kemal  ahmed hamdi tanpınar  kemal tahir  yahya kemal  cahid zarifoğlu  dostoyevski  tolstoy  knut hamsun  nietzsche  oğuz atay gogol  albert camus  descartes  herman hesse  puşkin  halil cibran  kaşgarlı mahmut  tevfik fikret  cenap şehabettin  neyzen tevfik  motzart  bach  mahler  tarkovski  suç ve  cezâ   anna karenina  madonna  prag  istanbul  çocuk kalbi  sn. petersburg  soljenitsin  marks  kant  heraklit  hegel  el-hamra  endülüs  kâmus u türkî  redhouse  wagner  kâmus u okyanus  lugat-i fransevî  iliria shqip  meydan larusse  şakâyık-ı nûmâniye  mevzuâtü’l ulûm  abdülkadir merâgi  ıtrî  muhammed esed  michelangelo van gogh  cezanne  rembrand  monet  hoca ali rıza  ulysess gaze  eleni karaindrou  sezen aksu  golha  farid farjad  osman hamdi

Tasarım : ATS